9 Aralık 2012 Pazar

Blog icin garsonlara nasil en hizli ulasabiliriz


Hepimizin restaurantlardaki   genel derdi garsona kendimizi hemen gosteremeyiz en azindan bir iki kol havaya kalktiktan sonra gorurler . Bugun dusumdumde neden ucaklaradaki hostesler icin kullanilan butonlardan masalarda yok . Masalara cok şık masanin estetigini bozmayacak sekilde buton konulabilir  , masalar daki gelen sinyallarin kontrol altinda oldugu bir odada bir iki personel surekli bunu takip edecek ve sinyal aldigi masaya bakan garsona haber verecek , garsonlarinda kulaklarinda telsizleri olacaktir .
Bu sartlar altinda kimse havalara ziplama geregini duymayacak , ozellikle tatil koyleri ve Beachler icin super olur diyorum .
Sizde bu fikri benimsedinizmi , cokmu sanayi geldi ? 

Dertlesirken.



Hani bazen birisine cok sinirlenirsiniz ve o sinirlendiginiz kisi hakkindaki  tum olumsuz konusmalari ortak tanidiginiza anlatirsiniz .
O ortak tanidiklar varya ahhhh ne numaracidirlar , seni dinler sana hak verir , oburunu dinler oburune hak verir , birde bu arada hak verirken ustune ustelik birde onun hakkinda ileri geri konusurki amac tahrik etsin ortalik iyice alev alsin, ortak tanidikta heyecanlansin .
Sonrada hergun arar ne oldu haber varmi sanki dizi filim gibi birde devami oldumu diye sorar . İnsanoglu nedense hep iyi giden seylerden pek heyecanlanmiyor , onun icindirki tum senaryolar genelde aci uzerine kurulmustur , tatli olan hicbir sey reyting yapmiyor , ya aci olacak ya saglam komedi olacak ki komedilerde de mutlaka bir aci taraf yinede oluyor .
Demekki bizde kime kizdiysak ortak tanidiga anlatmaktansa hic ortaklik olmayan kel Alaka birine anlatmaliyiz . Amac konusup konusup rahatlamaksa al iste boylede rahatlayabilirsin .
Ben artik boyle yapiyorum 

Bende kendimi uyanik zannedenlerden


İnsan bazen cok zeki cok akilli bazende cok aptal olabiliyormu , hani o aptallik aninada basiretim baglandimi deniliyor ?
Benimde aptallik animmi yoksa basiret baglanma durumlarimi ne bu blog yazilari yazarken ha bire dedimki simdilik kimligimi saklicam , bu isin saklamasi maklamasi yokmus , ben her nekadar yazilarimda adimi yazmadiysam hakkimda pek fazla bilgi vermediysemde benim adimi soyadimi bilipte googla tiklayan direk bloglarimada ulasiyor .sirket adimi bilip girende bunlara ulasiyor , eeee ben istedigim kadar adimi yazmayayim :)) megerse ben su ana kadar kendi kendime saklambac oynamisim .
Madem  boyle o zaman bende kendimi iyice anlatayim bari
Ben maalesef tekstil konfeksiyon bayan erkek uretim yapan hemde lux dunya markalarina uretim yapan bir sirketin sahibiyim , maalesef diyorum zira bataklikta gul yetistirmeye calisiyorum yillarca
Bunun ne demek oldugunu anlatayim ; dunya markalari mesela ; balanciaga , prada, dior, mc queen, Ysl  vs vs bunlar yuksek adet model yapmazlar , yapsalardi zaten Marka olamazlardi .
Bu ve bunlar gibi markalara uretim yaparken basima neler gelir ?
- genel tedarikciler benimle calismak istemezler derlerki  bu kadinla calismayin hic bir sey begenmez , benimle calisirken hic hevesli olmazlar derlerki amannn sanki bir kumastan 1000 kilomu aliyorki ( herkes zara, h&m , mango , top shop gibi adetli musteri ister)
( bu yazilarda elbette istisnalar kaideyi bozmaz zaten durum boyle olmasaydi bugune kadar ayakta durmam zor olurdu )
-Benim sirketimde calisacak personel zor bulurum zira bu kadar yuksek kaliteye hizmet edebilmek icin tum calisanlar cok sorumluluk sahibi ve ciddi calismalidirlar . Her ne kadar sosyal haklar iyi olsada calisanlarin buyuk bolumu rahatligi paraya tercih ediyor , uc kurus asagi alayim ama oyle basimda devamli beni kontrol eden amir mamir olmasin , cep telefonum elimin altinda olsun , sik sik wc ye gideyim gibi vs vs
Bu anlattiklarim yurt ici manzaralardan sadece bir iki ornek ( hepsini yazmaya kalksam sabah olur )
Birde bunun yurt disi manzarasi var
Musteriler cok mutlu
Peki bu memnuniyeti nasil sagliyorum
Gunde 12 saat isimin basinda kosturarak sagliyorum .
Ben herseye ragmen mutluyum
" Made in Turkey " etiketini Parisin en Lux caddelrinde En Zengin alicilara gosteriyorum .
Gecenlerde Bloomberde cok unlu bir sanayici konusuyor diyorki " Turkiyenin katma degeri yuksek mal yapmasi lazim İtalya ile yarismasi lazim , biz bu ureticileri destekliyoruz "
Ekranin karsisinda birden dilimi yutacaktim ,Yelizin sarkisi gibi Yalannnnnnn diye isyan ediverdim zira ayni sahis bundan 3 sene evvel benim suratima bakmadi bana sattiklari kumaslarina reklamasyon yaptim diye fabrikalarinda bana ambargo koydular. Araya tanidiklar koydumsada nafile onlarin gozunde hem az kumas alir hemde cok kaprisli biriyim .
Gsd uye oldum belki bu sorunlara cozum buluruz diye , Cem Negrin beyden randevu talep etmistim henuz cevap gelmedi .
Simdi anladinizmi bataklikta nasil gul yetisiyor ? Hangi zorluklarla hangi mucadeleler ile . Bazen aksamlari bazen ucakta nerde bos vakit yakalarsam iki satir yaziyorum bunlar beni rahatlatiyor .




Sema Volkan 

2 Kasım 2012 Cuma

Neden hep kavga?


kavgasız birşey olmuyormu , neden hep kavga hep kavga.
bende olmuyor. benim gibi karakterlilerdede olmuyor.
neden olmuyor ?
çünki disiplinliyiz , karşı taraftanda disiplin bekleriz
çünki işimizi sorumlulukla yaparız , karşı taraftanda  sorumlulukla yapmalarını bekleriz
çünki işimizi  başlangıçtan sonuca kadar takip ederiz , onlarında takip etmesini bekleriz
çünki tez canlıyızdır , onlarında tez canlı olmasını bekleriz ( uyuşuk insanlara tahammül edemeyiz )
daha daha çokkkkkkkkkk  şeyler
bunları göremediğimiz bulamadığımız zaman , sesimiz yükselir , karşı taraf birde yavuz hırsız olursa volum de artar , sonunda nemi olur ? tabiiki ben ve benim gibiler  almaları gereken sonucu alırlar .
bunun adına  toplumda  " tuttuğunu koparan "   derler .
derlerde  bunun yanında birde ben ve benim gibilere "  manyak , deli "  gibi yaftalar yapıştırırlar .
bizler toplumların hiç bir zaman  "hanımefendi " yada " beyefendi "  sınıfında olamayız .
bu hanımlar ve beyler bizlere derki " amannnnn   sinirlendinde ne oldu , düzeni senmi değiştiricen "
NEYSE ÇOK AÇILDIM YİNE BUGÜN NE OLDUDA ÇOŞTUM HEMEN YAZMAYA OTURDUM ANLATIYORUM ;
çok meşhur bir beyaz eşya  markasına ait   kullandığım bir eşya  arızalandı .
1. gün arıza kaydı verildi 444 lü bir hat .
2. gün servis yoğun gelemedi .
3. gün servis geldi. " yedek parça bozulmuş, değişmesi  lazım  ,elimizde yedek parça  hazırda  varmı  size  fiyatı ile   bildiricez " dendi.
4. gün arayan yok.
5. gün devreye girmek zorunda kalıyorum. 444 lü numaralardan muhatap buluyorum. yedek parça ne zaman gelir diye soruyorum. "  ben bilmem , gelince göndericez, bekleyin  "  diyor görevli.  dişlerimi sıkıyorum ,aman diyorum sussss kavga etme sinirlenme başlama . benim  istediğim cevap şekli :  parçanız x x x x günde x x x x saat cıvarında   size gelecektir. ücretide x x x budur. hadi saat verme tam gün ver bunada razıyım. peki deyip telefonu kapatıyorum. bu şirkettin bir üst düzeyini bulmam lazım ona ulaşmam lazım , bu iş 444 lü hatlarla olmayacak . nasıl bulucam nasıl ulaşıcam ? genel müdürlüklerini aradım. sekreter soruyor konu ne : şikayet demeye korkuyorum biliyorum 444 diye başlayacak . ne desem ne desem ? bulamadım mecburen söyledim , korktuğum cevap geldi 444 ..... evvela çok rica ettim beni birine bağla diye , nuh diyor peygamber demiyor illede beni 444 cehennemine atacak .  uzun uzun anlatamıcam sonunda beni başından atamayacağını  anlayınca   birine bağladı ( bu mücadele hiç te kolay olmadı )  karşıma çıkan bayan demezmi " sekreterle boşuna tartışmışınız tam doğru yerdesiniz ben size yardımcı olucam "  aaa  bi yaşıma daha girdim , sekreter bana ısrarla burda kimse yok demiyormuydu .?  neyse işim görülsün. derdimi anlattım , sizi arıcam dedi.  aradı . yedek parça gün fiyat hepsi alındı .
ben yönetici olarak bugün sabahtan beri 2 saatim bu işle harcandı . yazık gerçekten yazık bu memleketin insanları bu servislerin elinde oyuncak vaziyetteler . diyorumki özel servis çağıralım onlarıda deniyoruz , özel servis çalışanlarının merkez denetimleride yokki. çoluk çocuk eve geliyor sözde bozulan yeri yapacak tam tersi birde bozup gidiyor.
tabii ben düzen değiştiremem ama en azından kendim için olması gerekenleri yaptırıyorum.  toplumlarda ben gibiler çoğunlukta olsa düzen kendiliğinden değişir.
ne demişler "  ağlamayana meme yok "
 

29 Ekim 2012 Pazartesi

Yazdan tatil koyu anilarim

Esimin gorevi geregi Antalyada bir  Tatil Koyundeyim .
En son 20 sene evvel tatil koyune gitmistim , o gunden beri Butik yasama girdim .
Aman tanrim 1500 kisi .
Toplama kampi gibi , her millet  her cins her yas her cesit insan .
Denize giriyorum Cinlilerin havuzu gibi , denizde hic bu kadar cok kafa gormedim , uzaktan sanirsin karpuz kamyonu buraya devrildi , yuzerken herkesin elleri kollari bacaklari carpiyor inanmiyorsunuz abartiyor diyorsunuz hemde eylul 26 . Gununde .
Yok Vallahi hatta bugun biri deniz yatagi ile bana carpti :))
Derken aksam oldu acik bufe kuyruklar kuyruklar kuyruklar .....  amanin  hic kuyruk olmayan bir yer buldum arnavut  cigeri ( tabiiki agir kizartma ) ve coban salata hemen aldim yedim doydummmm ( canan karatay duymasin arnavut cigeri yedigimi  ) dogru odama kactim aldim kitabimi ohhhh dunya varmis .
Yok yok galiba Tatil koyune gelmeninde bir yasi varmis ben onu 20 sene evvel birakmisim
Ha bu arada birsey anladim , masallah bu saatte , etrafa baktimda her rus guzel degilki kim bizim aklimiza soktu ruslarin hepsi acaip guzel diye .
Bizimkiler daha guzeldi :)

Tesekkur etmek


Tesekkur cumlesi  bence cok kiymetli , minnet duygularini iceren , karsindakini onore eden , soylerken bile soyleyenede , soylenenenede mutluluk veren sihirli cumle .
Bu sihirli cumleyi kullanirken dikkat ediyorum , tipki cok degerli esyami kullanirken dikkat ettigim gibi .
Dogru zamanda ve dogru yerde dogru kisiye kullanmaya calisiyorum
her vazifesi icabi o gorevi yapmak zorunda olan insanlara tesekkur etmiyorum , neden edeyim ? Vazifesini yapiyor .herkes vazifesini yapana tesekkur edince o da vay be ben neymisim diyor bi havalara giriyor . O zamanda sihirli cumle cok yerle bir oluyor , halbuki bu sihirli cumle dogru kisilerde kullanildiginda digerleri arasindada rekabet dogurabilir digerlerde tesekkuru hak etmek icin caba gosterebilir.

HAYVAN HAKLARI KANUNU



bu sabah başbakanımıza yine bayıldım ( aman annem duymasın yine şeker tansiyon hepsi tavan yapar )  hayvanlar ile ilgili bir kanun çıkaracakmış.  bazen şüpheleniyorum başbakan yoksa benim bloğu  keşfettide ara sıra gözmü atıyor diye (  tabiiki benim hüsnü kurumtum canım ) hayvanlar için demişki  ya al evinde bak yada ben bakıcam barınaklara toplucam . bundan daha doğru ne olabilir ?
hayvanı seviyorsan al evine. burda uzun uzun yazmıcam zira bu konu hakkında daha evvel yazım var.
neyse sağolasın başbakanım  yine hayırlı bir karar daha verdin. şimdi bu yazıyı okuyupta akp li olmayanlar bana düşman olacak , olanlar beni sevecek , birden ahmet hakan aklıma geldi , diyoki "  ne beni yazdım diye sevin nede nefret edin , ben bildiğim doğruları yazarım "
ahmet hakana katılıyorum zaten onuda çok beğeniyorum.

Basarili insanlar


geçenlerde uçaktayken her zamanki gibi bir başarı öyküsü okuyordum steve jobs ,aslında birçok kitabını okumuştum nedense bu kitapta bu sefer daha çok etkilendim.
bence  ;  başarı, başarılı olmak sadece akademik kariyer  ile olacak iş değil. başarılı insanların ortak özellikleri neredeyse tıpatıp aynı , bu özelliklerin karakter olduğunu düşünüyorum , karakterlerinde doğuştan var olduğuna inanıyorum.
kendimi düşündüm kendimi sorguladım , öyle ya kim beni benden daha iyi tanır bilir , hiçkimse.
benim özelliklerim neydi ;
azimliyim
çalışkanım
mücadeleciyim hani tuttuğunu koparır cinstenler vardırya o tanımlama ben işte.
kitlelere konuşma yeteneğine sahibim ,politikacı olsaydım çok başarılı olurdum
mükemmelliyetçi ruhum var ,en büyük rakip yine kendim .
vizyonum geniş
cesurum
hızlı düşünürüm hızlı karar veririm. ( zararınıda görmedim değil ama yinede hız hız hız hayat felsefem )
hızlı çözüm bulurum ( bir yarışma olsa birinci belli )
başarı odaklı çalışırım
sonuç odaklı çalışırım
çok çok çok disiplinliyim
dürüstüm
çok iradeliyim
kendime güvenirim özgüvenim tamdır
zekiyim
işime tutkuluyum
vefakarım
fedakarım
merhametliyim
çok meraklıyım
kararlıyım ( hiç kararsızlık çekmem )
başkalarının aklı ile gitmem sadece kendi aklıma inanır güvenirim , tecrübeli başarılı olmuş insanların fikirlerini dinler son kararı kendim veririm.
iç sezilerim çok çok çok kuvvetlidir ,onların peinden gitmek beni hiç yanıltmadı .
takipçiyimdir , başlangıç noktasından varış noktasına kadar bizzat takip ederim
işime yatırımı esirgemem
organizeyim
araştırmayı  yeni şeyleri keşfedip ortaya çıkarmaya bayılırım
ticarette batmanın şans olmadığına inanırım bir yerde bir hata yapılmıştır.
müşterimin koruyucusu olurum fobim onlardan şikayet almaktır.
paylaştıkça mutlu olurum.
en hayran olduğum kitle başarılı insanlar ve onların öyküleri.  
dini inançlarım kuvvetlidir.
yazmaya devam edersem daha neler neler çıkarda en belirginler bunlar
 
bu yazdıklarımın kaçını akademik kariyerle alabilirsiniz ? yada  kaçı için kendinizi zorlayıp öyle olucam diyebilirsiniz ?
ben kendimi başarılı bulurum , hep düşünürüm  başarılı insanlar çoğaltılsa gelecek daha iyi olmazmı  :))

Yeni sektör yaşlılara hizmet


bugünki olay beni çok duygulandırdı .
sabah bankaya gittim. sonradan yaşının 73 olduğunu öğrendiğim asil bir hanımefendi ile tanıştım .asansör kapısında üst kata çıkmayı bekliyordu , asansör geliyor fakat binmiyordu. görevlinin dikkatini çekti " neden binmiyorsunuz " diye sordu
"asansöre tek başıma binemem "  dedi.
o anda ben birden kulaklarımı  uzattım  " al işte bu da benden " dedim.
hemen lafa  atladım  " hep böylemiydiniz yoksa bir sebepten dolayımı  bu fobi oldu "  dedim.
" hayır hiç sebep yok , 73 yaşıma kadarda başıma gelen bir asansör macerasıda yok " 
derken  hanımefendi  ile  bir sohbete başladıki ,anlayıverdim  konuşmaya susamıştı . kocasında  14 çeşit hastalık olduğunu, kullandığı ilaçları  bir çırpıda anlatıverdi , konuya nasıl girdi onu bile hatırlamıyorum , herşey o kadar hızlı geliştiki ,  bir ara  " çok güzelsiniz yaşınızıda hiç göstermiyorsunuz ben sizi 60-62 arası zannetmiştim "  dedim.
aman tanrim birden gözleri parladı ,elleri ile yanaklarını sıvazladı , kaşlar gerildi kalkti , gözler büyüdü "  sahimi söylüyorsunuz "  dedi  "  evet evet çok sahi söylüyorum "  dedim.
" birçok kişi aynı şeyi söylüyorda aceba gerçekmi diye soruyorum "  dedi. " gerçeğin ta kendisi " dedim.
nihayet  birisi geldi asansöre bindi ve beyaz saçlı mavi gözlü kadın üst kata çıkabildi .
ona çocuğunuz varmı diye sordum.
" evet 55 yaşında  kızım var . torunumda var ama çok sık göremiyorum , kızım çok yoğun çalışıyor , torunum okuyor "
düşündümde ;
bu hayatın dişli çarkında  , on çocuğunuzda   olsa yalnızlık birgün yakaya yapışıyor . sistem böyle kurulmuş.
peki ya benim gibi konuşmayı çok sevenler ihtiyarlayınca ne olacak ? derlerki yaşlılıkta çene düşermiş , bu lafın ne anlama geldiğini artık biliyoruz , yukarıdada örneğini anlattım , bu şartlar altında benim yaşlılığımda çene iyice düşecek , belkide beni gören kaçmaya başlayacak " şu ihtiyara yakalanma çok konuşuyor "  diyecek . hiç kimse o ihtiyarın  konuşmaya çok ihtiyacı olduğuna  hak vermeyecek .
buradan  aklıma birden yeni bir sektör doğurtmak geldi. (  belkide vardır da ben bilmiyor olabilirim. )
YAŞLILAR  İÇİN   TUR  ( sohbet edilir , gazete kitap okunur , şehir turu yaptırılır , yeni arkadaşlarla tanıştırılır   vs vs  )
neden olmasın ? 
 

3 Eylül 2012 Pazartesi

OFİS MALZEMELERİ KULLANIMI


benim bu blog birgün birilerinin dikkatine çeksede içinden bazı yararlı bilgileri kullanabilseler , yazılarımda  heyecan verici olmayabilirim , uslupta hatalı olabilir
lakin ;
içinde çok doğru bilgiler olduğuna inanıyorum.
geçen gün  ne oldu :
çok ünlümü ünlü sosyetik bir hastaneye işim düştü . bankoda sıramı bekliyorum . bankonun arkasındaki görevli fotocopy çekiyor, fotocopy makinasının kapağı  açık çekiyor .
bu kapağın açık olması demek :
- makinanın  fazla toz almasına sebep olur bu da fazla tozdan dolayı fuser ünitesini bozar bu ünite bozulunca bunu tek olarak satın alamazssın , komple kit olarak alırsın bununda fiyatı 650-700 eu civarıdır .
fotokopyi kullanan  bunları bilmiyor. bilmek onun görevi değil. o halde bunu bilen yapsın. her önüne gelen ofis malzemesini kullanmasın. milli zarar .( ben nerdenmi biliyorum ?  her işe burnunu sokan patron olduğum için ,  ne , neden , nerede, niçin  soruları hayatımdan hiç çıkmadığı için herşeyi bilirim. o kadar herşeye burnumu sokarımki  insanlar şaşırır hepsi aynı şeyi söyler " sana inanamıyoruz bu kadar iş ile nasıl uğraşıp başa çıkıyorsun " bende diyorumki  "  zevkle uğraşıyorum parayı ben çok zor kazanıyorum  yok öyle kolay harcatmak "
hepimiz işyerlerimize sekreter alırız. ilanlarda da  yazarız. "  ofis malzemelerini kullanmasını bilen sekreter "  bildiklerine nereden emin oluruz ?  imtihanı varmı ?
tabiiki  emin olmayız. 3-5 basit işlemi yapınca biliyor deriz. sonrada her hafta  bir ofis malzemesi bozulur , servislere dünyanın paraları ödenir .
ne olmalı ?
- ofis malzemelerinin nasıl kullanıldığını , nelerin zarar verdiğini bilecek .
bunun için evvela  ofis malzemelerinin hepsinin kullanma klavuzunu okuyup ders gibi çalışacak , sonra   imtihana girecek . başarılı olursa göreve başlayacak . bu imtihanı personel müdürü yapacak .
veee en önemlisi ofis malzemelerini sadece bilen sorumlu sekreter kullanacak , her önüne gelen kullanamayacak .
bu kuralı her işletme uygulasa milli zararda minumuma inecek .


2 Eylül 2012 Pazar

YABANCI HAYRANLIGI


Yurdumuzda yabancı lisanın insanlara ne kadar güven verdiğini biliyormusunuz , biliyorsunuz elbette ama ben yinede iki satır yazıcam .
bu blog işine girince kaptırıyorum , ha bire yazdıkça yazasım geliyor , malzemeler sınırsız vallahi , neyseki bugün pazar iş yok , yarından sonra yine epey yazamam . yabancı lisan Yurdumuzda  İnsanlarımıza   güven duygusu veriyor diyorum .
Örnekler :
- Kıyafet , ayakkabı  vs  ..alırken eğer etikette yabancı lisandan isim yazıyorsa o tercih edilir.
- İki doktordan birinden birine   Amerikadan geldi denilirse Amerikadan gelene  gidilir. daha çok şey biliyordur diye. yada doktor Türkte olabilir önemli olan yurtdışında okuduysa tercih nedenidir.
- Araba , tekne vs  yerli yapımlardan çok yabancı yapımlar tercih edilir daha sağlamdır diye .
- Çocuklara alınan herşeyde evvela yabancı markalar tercih edilir , çocuk için doğru yaparlar diye.
- Benim için en komiği ; herhangi bir şirketin patronunu arayın , inglizce yada fransızca farketmez konuşun , direk bağlanırsınız. ( istisnalar kaideyi bozmaz )
Bu örneklerden milyon tane yazarımda artık sıkıldım bu aletin başından kalkmak istiyorum , sabahtan beri hem iş çalıştım hem blog için birşeyler yazdım .
Sonuç şimdi size soruyorum :
Bu güveni bize yabancılarmı aşıladı
Yoksa
Biz Özentiliktenmi bu hale geldik ?
Hangisi ?

HOSTES NE DEMEK , UÇAKLARDA NEDEN HOSTES VARDIR


Bence ;
1. derecede  hostes uçuş esnasında herhangi bir tehlike anında yolcuyu en emniyetli en güvenilir bir şekilde tahliye etmek için vardır.
hosteslik sınavında ben jüri üyesi olsam  şunlara dikkat ederim.
1) Fizik yapısı güçlü olmalıdır.
2) Ruh sağlığı güçlü olmalıdır ( tehlike anında panik değeri ölçülmelidir çok sıkı psikolojik  testten geçmelidir, benim  çok uzun yıllar evvel bir tanıdığım vardı  panik atak tedavi görürdü , hemde hostesti  uçardı  )
3) Konuşması anlaşılır ve akıcı olmalıdır.Haber spikerlerinde aranılan özelliklerde olmalıdır.
4) İnglizceyi çok iyi bilmelidir.
BU ÖZELLİKTE  İŞE  ALDIKLARIMIDA  HER YIL TEKRAR AYNI TESTLERDEN GEÇİRİRDİM .
bunu yazmak nerden aklıma geldi ?
geçen günki uçuşumda baktımda ;
hostesler  zayıfmı zayıf , kemikleri incecik manken gibi , elleri narin ince parmaklar , sesleri tiz ve cılız ne konuştukları bile anlaşılmıyor , daha ortada birşey yokken bile , herşey  güllük  gülüstanlık iken , yolcu ile konuşurken ürkek gözlerle bakıyorlar , hele söz konusu business yolcusu ise.....
birden düşündüm ;
bu hosteslerin olduğu bir uçuşta acil durum olsa hangisi ne yapar diye ?
Allah Korusun böyle şeyler  hiç  olmasın , hiç bir zaman olmasın .
Ben bir havayolu sirketinde yetkili olsam uçaklarda en azından 2 hostesi yukarıdaki özelliklere uygun olarak vazifelendiririm.
Yine bir ukalalıkmı yaptım , yoksa sizde hiç buna dikkat ettinizmi ?

COK YASAMAK


çok yaşamak ama nasıl
anneme bakıyorum
85 yaşında
4 çocuğu var
2 si çok çalışıyor gece gündüz
2 si  evde oturuyor ama sağlık problemleri var , hangisi anne yaşında hangisi evlat yaşında belli değil.
anneye verilen değer maddiyatla örtüşüyor
annenin  daimi yardımcı  kadını var , doktorları özel ve her biri seferber olurlar , istediği an kapıda özel şöförü onu istediği yere götürür.
yaşam tarzına bakılırsa her kula nasip olmayacak kadar şaşalı .  hatta ağızları sulandıracak cinsten .
bana göre annem çok şanssız  nedenmi ?
evlatları yanında yok , 2 si çalışır , 2 si yerinden kalkamaz
kocası öldüğünden beri en yakın hayat arkadaşı yardımcı kadınlar , yani paralı askerler .
paralı asker ne kadar sevebilir ? ne kadar tahammül edebilir ?
sokağa çıkıp gezmek için birinin koluna girmesi lazım
yıkanması için birinin yıkaması lazım
yemek yemesi için birinin önüne hazırlaması lazım
hep biri birileri
hep muhtaçlık hep muhtaçlık
muhtaç olmak .
ne korkunç bir duygu
birisine  bir şey rica ederken yalvaran gözle bakmak  ne acıklı bir bakıştır , siz için bu bakışla karşı karşıya kaldınızmı ?
ben annemde çok kaldım.
ve karar verdim , Allahtan istemeliydim  .
neyimi
dedimki
" Allahım hangi gün benim elimi  tutulacak hale getirirsen o gün beni yanına al "
annemin bu durumuna çok üzülüyorum  yaşamak bu ise  yaşlanmak bu ise  yok ben ne bu kadar uzun yaşamak istiyorum nede muhtaç olacak kadar yaşlanmak istiyorum.
annemi sadece pazardan pazara görebiliyorum  iş iş iş toplantı toplantı toplantı
sonra birgün bende her evlat gibi pişman olacağım
" keşke anneme daha çok vakit ayırsaydım "   diyeceğim.
yok demiyeceğim , bugünden tezi yok hergün annemi göreceğim. ( Allahım sözümde durmam için bana yardım et , dişli çarkın beni bu kadar öğütmesine müsade etme )

KONUŞA KONUŞA ÇÖZELİM


Neden konusmuyoruz
Neden ofkeler birikip patlamalar oluyor
Neden birbirimize acik olmuyoruz
Neden birbirimize sorular sormuyoruz
Neden sorunlari cozmek yerine
Kolayi secip ayriliklardan yana oluyoruz
Gurur savaşı
Kisilik savaşı
Pesinde olupta mutlulugu yakalamis varmi ?
Neden atalar " hoca verir talkimi , kendi yutar salkimi " demisler .
Benim gibileri icin soylemisler .
Bu sene bazı  arkadasima kusluk ilan ettim .
Siz bana bakmayın lütfen kime niye küsüyorsanız arayın buluşun konuşun .
İnsan neyi yapamıyorsa karşısındakine yaptırmaktan zevk alır.
mesela ; rejim yapanlar  kendileri yemez yanındakine yiyemediği her şeyi yedirmekten acaip zevk alır
göbek atmaya utanan  yanındakini oynatmaya bayılır.
bende bu sene  bazılarına  küstüm ya , diğer küsler barışsın istiyorum :)))

MUHTEŞEM KOKULAR



gecenlerde uçağa binmek üzere havaalanına gittim. bagaj vermek için sıramı bekliyorum . önümde bir yolcu bu nasıl bir ter kokusudur , herkes burnunu tuttu , ben öğürdüm  dayanamadım sıradan çıktım. dua etmeye başladım bizim uçakta değildir diye , ya olursa ? hemde yanıma oturursa ? yok yok hiç bir kuvvet beni bu yolcunun yanında yakınında uçuramaz , inerim kimsede tutamaz .
bunun  gibi ter kokan  etrafa  rahatsızlık veren kişiler  için çare yokmu ?   bildiğim kadarı ile yok.
niye yok anlamıyorum.
adam sarhoş ise uçağa alınmıyor
adam saldırgan etrafa çatıyor ise uçağa alınmıyor
adam hasta kusuyor ise uçağa alınmıyor
demekki rahatsızlık veren durumlarda uçağa alınmıyor.
TER KOKUSU NİYE HAFİFE ALINIYOR
bence ter kokanda uçağa alınmamalı . böylece ders olur bir daha sefere temiz gelmesini öğrenir. temiz insanın teride temiz çıkar . pis insanın teri pis çıkar .
ayrıca konu uçaktan ve kokudan açılmışken aynı yasak uçakta ayakkabı çıkarmayada gelmeli. adam business uçuyor , ayaklar çıplak havada . eeeee  para ile adam olunmuyor.
uçakta ayakkabı çıkarmak yasak olsun. ayakkabı çıkarmak isteyenler el bagajlarına evlerinden terlik koysunlar . ayak kokusu ile hiç uçtunuzmu bilmem ?
yazdıklarım bazılarınıza saçma bazılarınıza mantıklı gelebilir.ancak hepimiz biliyoruzki ; ülkemizde insanların anlamadıkları herşey için çok keskin yasaklar gelmiyormu ?
örnek :
yaya geçidini takmadılar , demir kafeslerin içinden  caddeden caddeye geçtiler. ( dünyada bir ilki yaptık , şimdi halen varmı yoksa yıktılarmı bilmiyorum ama ben bunu bizzat yaşadım )
eskiden parklarda "  çiçekleri koparmadığınız için teşekkürler "  yazardı , şimdi " çiçekleri koparmak  yasaktır " yazıyor. 
sigara için sıkı para cezası var .
demekki bazı şeyleri yasaklarla öğretmek daha kolay oluyor.
kokudan devam edelim.
bende özellikle ramazan ayının bazı günlerinde camiye gitmekten büyük haz alıyorum.  dua dinlemek , namaz kılmak beni rahatlatıyor. peki  ya  o ayak kokularına ne demeli ?
otobüslere bineriz hava sıcak ise yandık yine o tarif edilemez kokular .
tax bineriz  şöför den gelen kokular
berbere gideriz fön çeken adamın koltuk altı ter kokusu , hele o fön çekilirken kol sürekli iner kalkar yelpaze vazifesi görür , koku yayıldıkça yayılır ................
diyorumki ;
bir kalıp sabun bir kişiye bir ay gider. günde bir kez yıkandığını düşünsek . biz çok fakir bir ülkemiyiz  halk günde bir kez yıkanamazmı ? yoksa suyumu sevmiyoruz ?
"  TEMİZLİK  İMANDAN GELİR "  sözü dikkatemi alınmıyor ? 
demekki alınmıyor.
ne olacak bu işin sonu :
yine bence ;
hem yasaklar gelecek
hem hocalar camiilerde günde bir kez bedeni tamamen çok iyi yıkamak gerekliliğini anlatacak . pis çamaşır giyilmemesini anlatacak . temizlik imandan gelir sözünü zihinlere işleyecek .
avrupa gibi toplu taşıma araçlarına bindiğimizde hiç koku duymuyorsak ülkemizdede bunu başarabiliriz.  halkımıza bunu aşılamak lazım. ben aklıma gelenleri yazdım. başka fikri olan varsa o da yazssın.



15 Ağustos 2012 Çarşamba

DAVRANIŞLAR SONUÇ DOĞURUR

SAMİMİYET ; LAUBALİLİĞE
 
LAUBALİLİK : CİDDİYETSİZLİĞE
 
CİDDİYETSİZLİK : KALİTESİZLİĞE
 
KALİTESİZLİK : BAŞARISIZLIĞA
 
BAŞARISIZLIK : İŞSİZLİĞE
 
SEBEP OLUR!!

Hayvan Sevgisi


hayvanları çok seviyorum
bu birrrrrrrr
hayvanları çok korurum bu ikiiiiiiiiiiii
her türlü hayvanım oldu  bu üçççççççççççç
mantıklı hayvan severlerin yanındayım
mantıksız hayvan severler beni çileden çıkarırlar
bunlar , sabah kalkarlar ellerinde bir torba ile yollara düşerler . torbada ya çiğ et vardır yada bisküviler yada vs vs  yemek artıkları .
sokak hayvanları bunları bilir tanır ,  bremen mızıkacıları korosu  halinde ,  arkalarından  koruma ordusu gibi koşarlar , hayvanseverde bu duruma mest olur her birine laf ata ata  yemekleri yollara saça saça  yürürler.  
SONRA NELER OLUR
yollara düşen yemek artıklarına sinekler hucum eder.
kediler köpekler  gün geçtikçe çoğalırlar
kısırlaştırılmamış   erkek kedilerden çıkan  iğrenç  koku bahçe katında oturanların cehennem azabı haline gelir .
bu hayvanseverlere  laf edemezssin  seni parçalarlar , seni hayvan düşmanı olarak görürler , dahada ileriye giderler hain, merhametsiz , sevgisiz vs vs vs
birde korkuturlar "  hayvan ahı alanın sonu iyi olmaz "
BENİM GİBİ  MANTIKLI HAYVANSEVER NE YAPAR
hayvanları evvela kısırlaştırır.
kimlik kartını  çıkartır , aşılarını muntazam yaptırır.
onlara bir yer belirler , temiz kaplarda  yemeklerini verir , bekler  toplar o bölgeyi temizleyip gider.
"  SEVGİ EMEKTİR "  sözünü bilmeyen  olabilirmi ?
seviyorum demenin bir bedeli vardır. insan olsun hayvan olsun ne farkeder .
SEVİYORSAN  UĞRUNDA   EMEĞİNİ VER .
ben mantıksız hayvan severlerin  aslında hayvanları  çok sevdiklerinede inanmıyorum .
kişisel düşüncem onlarda psikolojik olarak sevgi eksikliği olduğu ve bu yolla kendilerini mutlu ettikleri.
ALLAH HEPSİNE SEVGİLERİN EN BOLUNU VERSİNDE ONLARDA MANTIKLI HAYVAN SEVERLER SINIFINA GELSİNLER, BÖYLE GİDERSE SOKAK HAYVANLARINDA PATLAMA OLACAK , SONRA YİNE HAİN BELEDİYELER İLAN EDİLECEK ! ! !
İYİKİ BELEDİYEDE  GÖREVLİ DEĞİLİM :))
 

Kadir Gecesi

BU GECE  İŞÇİLERİM   İLE  HEP BERABER  DIŞARDA BİR RESTAURANTTA   KADİR GECESİNİ KUTLADIK .
HEPSİ BAHAR DALI GİBİYDİ
NEDE GÜZEL GİYİNMİŞLERDİ
YÜZLERİNDEN NUR
GÖZLERİNDEN IŞIKLAR SAÇILIYORDU
BU NE BÜYÜK BİR MUTLULUKTU HİÇ BİTMESİNİ İSTEMEDİĞİM
YİNE KONUŞTUM KENDİ KENDİMLE , HİÇ KİMSENİN DUYMADIĞI  O KOCAMAN İÇ  SESİMLE
"  HEPİNİZİ  O KADAR ÇOK SEVİYORUMKİ , YÜREĞİMDE ÖYLE BÜYÜK BİR YER VARKİ HEPİNİZİ AYNI ANDA KUCAKLIYOR , SİZ BENİ TERK ETTİĞİNİZ ZAMAN NE ÇOK ÜZÜLÜYORUM BİR BİLSENİZ , HABERİNİZ YOKKİ BEN HEPİNİZE EVLAT  GİBİ  DUYGUSAL OLARAKTA BAĞLANIYORUM , NERDEN BİLECEKSİNİZ , NERDEN ANLAYACAKSINIZ, BEN SİZİN  SADECE  CADI PATRONUNUZ  DEĞİLMİYİM :(
İŞİNİZİ  DOĞRU YAPSANIZDA
ÇALIŞIRKEN  DALGA GEÇMESENİZDE
MÜŞTERİDEN BANA ŞİKAYET ALDIRMASANIZDA
BENİDE SİNİRDEN BENLİKTEN ÇIKARMASANIZDA
BU GECEDE OLDUĞU GİBİ GÜL GİBİ GEÇİNSEK
MUTLU HUZURLU OLSAK
BEN BU GECE ALLAHIMA DUA EDECEĞİM .
DİYECEĞİMKİ ;
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME   MÜKEMMELLİYETÇİ RUH VER
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME  İŞLERİNİ  YAPARKEN DÜŞÜNEREK YAPMALARI İÇİN KUVVET VER
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME    PATRONUN KOYDUĞU  KURALLARI   UNUTMAMALARI İÇİN GÜÇ VER
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME   GERÇEK  PATRONUN MÜŞTERİ OLDUĞUNU ANLAMALARINDA  YARDIM ET
RABBİM DUALARIMI KABUL ET  KENDİM İÇİN ÜLKEM İÇİN .
 
 

Mutluluk hormonu

hepimiz cocuklugumuzda babalarimizi guc ve koruyucunun simgesi gorduk 
Sokakta arkadaslarimizla kavga ettigimizde hic birimiz " seni anneme bi soylersem demedik " 
Hep " seni babama bi soylersek " dedik
Yaslarimiz buyudukce o bizi koruyan babamizdan bu sefer biz cekinmeye basladik , hareketlerimizi , konusmalarimizi babamizden cekinerek yaptik . Anneye dogru yonelme cagina girdik , Annenin limanina sigindik  .
Derken 20 den sonra bayagi adam olduk artik limana da ihtiyac kalmadi birey olduk kisisel haklarimizi korur hale geldik ne istedigimizi bilir hale geldik .
Kizlar erkek arkadaslarinda baba modeli aradilar oglanlar anne modeli.
Derken evlilik yasi geldi .
Kizlar evlendi kocalarindan babalari gibi koruyuculuk beklediler , zannettilerki baslarina gelen her dertte kocalar kilic kalkan ile onlari kurtaracak , olurmu hic biri baban sana can veren digeri kocan senden soyadini bile alan . 
Ne oldu kadinlar evlendi kocanin baba olmadigini anladi mutsuz oldu .
Gelelim oglanlara onlarda evlendi onlarda anne aradi , karsiliksiz sevgi , menfaat yok hosgoru bol , olurmu hic el kizi sana can veren gibi olurmu hic .
Hadi bakalim oglanlarda mutsuz kizlarda mutsuz oldu .
O halde kim mutlu oldu ?  
Beklentisizler mutlu oldu 
Verilenle yetinenler mutlu oldu 
Sizde verilen ile yetinmiyor 
Beklentileriniz son hiz devam ediyorsa 
Mutluluk denilen hormon seratonin sizde asla salgilanmayacak .

12 Ağustos 2012 Pazar

Site hayati


sitede  yaşayanlar  ve  bu yazıyı   okuyanlar  eminim benimle çok ortak yan bulacaklardır.
bizim sitede 5  blok var .
her blokta 6  daire var
bloklarda 3  kat var
demekki 30 hane var . ortalama  hane x 3  birey olsa 90 kişi soluyor bu sitede.
ben site yaşamını sizlerle paylaşmak istedim biraz gülün biraz düşünün biraz eğlenin :))
güne  sabah 06.55 civarlarında  en üst kattaki komşumuzun  kocaman ayak seslerini  duymak  ile  başlarız  , zira  beyefendi  işe en geç saat 07.00.-de giderler.


08.00.- de bahçe hortumlar açılır  çimenler otomatik sulamaya geçer . bizim kahvaltı masası  sırıksıklam ( giriş katta oturuyorum )   bahçıvanı çağırırım .
" kapa şu muslukları "
" kapatamam çünki güneş ısıtmaya başlayınca çimen sulanmaz "
" neden geceden açmıyorsunuz "
" haaa ! !   orasını bana değil müdüre söyleyin "
olur müdüre söylerim !
müdüre söyledim  , müdürden cevap
"  sizden başka bu konuda şikayet eden olmadı "
" hay allah yine bir ilki dahamı başardım ! ! "


akşamları iş çıkışım geç oluyor  genelde saat 20.30 itibari ile  eve  geliyorum . şöyle  yeşillikler içerisindeki  bahçemin terasında  hafif bir müzik eşliğinde  yemeğimi yemeyi arzuluyorum .
ne mümkün ?
çocuklar bisiklet  yarışı yapıyor , kovalamaca oynuyor , saklambaç oynuyor , körebe oynuyor . iş oynamakla bitse bunada razıyım çığlık atıyorlar , işte ben bu işi çok düşündüm bir türlü bulamadım Türk çocuklar oyun oynarken neden  çığlık atarlar ?  çığlıktan enerjimi alıyorlar  ne oluyor ?  yurtdışındaki parklarda çocuk varmı yokmu belli değil ses yok , bizde çığlık , uğultu , ağlama ,  hepsi birarada .
bunları ikaz ederseniz  anne ve babaları küser "  ayol çocuk işte,  laftan  anlamıyorki "  çocuklarmı laftan anlamıyor ? büyüklermi laf anlatmayı bilemiyor ?  hangisi ?

gece yarısı saat  03.00 üst kattaki komşumuz malum gece gezmesinden geldi , belliki moda incecik topuklu terlik  giymiş
saat 03.00 de siz hiç   "  şak  şuk tak tuk  "  sesleri ile uyandınızmı ?

bitişik yan komşum  çok tatli  80 kusur yaşında kulaklar off vaziyette.  balkonda oturduğum sürece  piyes dinliyorum ( televizyon sürekli açık ve ses en yüksek ayarda ) bir kere  haber gönderip rica ettim o gün bugün balkona çıkmıyor beni protestomu ediyor ne ?   piyesler devam ediyor onlarda bir kesinti yok . mesela bugün sabahtan beri ardı arkası kesilmeyen dizi dinledim  , bu şartlarda  balkonda oturup herhangi bir konuya konsantre olmam mümkün değil.

evde balık yemeye üşeniyorum . sosyal tesiste yemek yorgunluğuma iyi geliyor  kolay iş oluyor.  sosyal tesiste oturmak ne mümkün ?  sigara içiliyor  hatta bazen puro içinde var . düşünsenize bende bir yeşilaycı.  sosyal tesiste kocaman levha var "  burada sigara içmenin cezası 10.000 .-  Tl dir "   kim takıyor  cezayı ?
sorun  benim sosyal tesise gitmememle   bitiyor.

insanların  her kesimden arkadaşı olmalı . kibir kötü birşey . bende ilk başlarda birkaç ev hanımı ile arkadaş olmak istedim. konuşacak konu bulamadım olsun dedim konu olmasın maksat muhabbet olsun  vakit geçsin diye arkadaşlıklarımı devam ettirdim. ( pazardan pazara  havuz kenarında sohbet  ediliyor ) baktımki  sürekli dedikodu var , burası harem dairesi gibi  ortamda olmayanın  acımasızca dedikodusu yapılıyor.
ona buna şuna yapan elbette banada yapacak . matematik şaşmazki ! !
elimi ayağımı çektim bu dedikodulardan çok rahatsız oldum.


aslında bunlara demek istiyorumki ;
kitap okusanız
internette dolaşıp  vizyonunuzu açsanız
sinemalara  tiyatrolara gitseniz
faydalı birşeyler üretseniz  hem kendiniz için hem toplum için
hayat  ;  hergün yemek tarifi ile ,  kim nerede ne yapmış dedikodusu ile  nasıl geçiyor ?


tabiiki  bunları söylersem antipatik olurum.  ne demişler "  doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur "

BENDE  NEREDEYSE  KÖYDE  KALMADI GİDECEK BARİ ARTIK BİRAZ SUSAYIMDA ELDEKİ KÖYLERDENDE OLMAYAYIM :))

bizim site böyle işte ,sizin sitede bize benziyormu ?



NASIL SEMPATİK OLUNUR ?



- KAŞI  SAKIN ÇATMA

- TEBESSÜMÜ EKSİK ETME

- SES TONUN KADİFE KADAR YUMUŞAK ,SES HIZIN KAPLUMBAĞA  KADAR YAVAŞ  OLSUN

- SANA SORULAN SORULARA, KARŞI TARAFIN BEKLEDİĞİ CEVABI VER.  SAKIN  KENDİNE AİT   FİKİR MİKİR BEYAN ETME.

- İLTİFAT ET , İSTER KIYAFETİNE,  İSTER SAÇINA , İSTER ÇANTASINA

- DOĞRUCU DAVUT OLACAĞINA  YAĞCI DAVUT OL .

- ONUN GÜLDÜĞÜNE SENDE GÜL , ONU ÜZENE SENDE ÜZÜL. DUYGULARININ   İKİZ   ORTAĞI OL .

-  SEN DAİMA DİNLEMEYİ TERCİH  ET   . CAN KULAĞI İLE ONU DİNLEDİĞİNİ BELLİ ET . 

-  SANA  "  BEN HAKSIZMIYIM "  DİYE BİR SORU SORDUĞUNDA CEVABIN  TEK OLACAK  "  SEN DAİMA HAKLISIN "

-  SENİN PROGRAMLARIN  DEĞİL SANA TEKLİF EDİLEN PROGRAMLARI TERCİH ET. UYUMLU İNSAN OLMANIN  BİRİNCİ KURALI  HERŞEYE  EVET DEMEKTİR.

YA BUNLARI YAP SEMPATİK OL 
YA YAPMA  ANTİPATİK OL.

İNSANLAR HAKKINDA YARGIYA VARMAK


birçoğumuz birileri hakkında konuşurken ;

çok dürüsttür
çok üç kağıtçıdır

çok iyi kalplidir
çok fesattır

çok merttir
çok içten pazarlıklıdır

çok vefalıdır
çok nankördür

çok paylaşımcıdır
çok menfaatçidir

vs vs  vs .....

diye   benzetmelerde bulunuruz. 
hatta  bazen karşıt görüş ile tartışırız " çok yanılıyorsun "  deriz.

ben diyorumki ;

"  KULU  BİR  KENDİ BİLİR ,  BİRDE  YARADANI  BİLİR ."

fransız  düşünür montaigne  demişki "  kişiye göre değişir bir şeyin kıymeti , yarar görürse iyidir , zarar görürse kötüdür "

demekki  aynı insanı farklı değerlendiren birçok düşünce olabiliyor.

 biri size  biri hakkında kötü derse inanmayın  yada iyi derse onada   inanmayın

önemli olan size nasıl olduğudur.



HER SANATÇI  SANATÇI RUHU TAŞIRMI ?



siz hic arabanizin sileceklerinin altindan cicek ciktigini yada terasınızda  taşın tam kenarindan cicek ciktigini gordunuzmu  ? Ben cok gordum hatta sasirdim suyu nerden buldu toprak nerde,  neyle beslendi diye .
 hayatimizda hayret ettigimiz bir  cok tabiat olayi oluyor , ben bir  tabiat olaylarina sasiriyorum  hep cozmeye calisiyorum , birde kendi olaylarima :) 
 ben bidiginiz yada bilmediginiz gibi  bir is adamiyim kadinida olabilirim ( cinsiyetimi yasimi simdilik sakliyorum eger baska yazida acik vermediysem :) 
birgun tesadufen ünlü  bir yönetmen ile tanistim Allah beklenen gun geldi dedim ukteler ukte olmaktan cikiyor hayalller gercekle bulusuyor dedim :) 
oyuncu olmak istedigimi soyledim ama sadece bir  komedi  tv  dizisinde illede illede   x x x x x   bu projede olmak istiyorum dedim .
marka  merakım beni buradada yakaladı , bu dizi bence en marka dizi . dizide marka senaristi dizidende  marka .
yonetmen icimde kalmisligi bir cirpida anlayiverdi , gozlerimdeki isigi goruverdi hadi yarin sete gidiyoruz hepsi arkadasim demezmi ? 
o gece uyku haram oldu bana sanki basrol elemelerine katilacak kucuk bir kiz oluverdim .
 sabah zorda olsa sonunda oldu iste .
 aksam uzeri sete gittik , komedinin dahi senaristi ile tanistik , klasik soru geldi 
" neden oynamak istiyorsunuz " 
uktelere borc odemek istiyorum yaşim daha fazla gecmemeli dedim 
peki yarin gelin  kisa bir sahne var sizi  alalim hemen dedi .
Ayyyyyy bayiliyordum sevincten  

yarın oldu
sete gidildi
oooo   beni hemde oyuncuların olduğu odaya aldılar , herkes burada , benim bayıldığım tüm oyuncular burada .
hepsine  sırıta sırıta baktığım yetmiyormuş gibi birde onlarla konuşmaya çalışıyorum , heyecan var , hayranlık var , şaşkınlık var  , ne ararsan var , kısaca ben bende değilim.
iş adamlığı kadınlığı bitti  ben nerdeyim ben kimim :))

başrol oyuncularından 3 kişi  bana çok sıcaktı sanki onların sanatçı arkadaşlarıydım
ama  birkaç diğer oyuncu  bırak sıcak olmayı  bana    buzzzzzz   gibi davrandılar , eziklediler , nerdeyse  senin ne işin var diyeceklerdi , onların bu tutumu hiç motivasyonumu bozmadı  zira diğer 3 kişinin  bana olan  yakınlığı   yetmişti.

sonra düşündümde sanatçılar arasındada  sanatçı ruhu olanda var olmayanda .
bize hep demedilermi sanatçılar hassastır , duyarlıdır.
bunlar nasıl sanatçı böyle merhaba demekten bile yoksunlar
hadi merhabayı esirgedin o ne tavır  eze eze bakmak :(
bu kibir niye ?
yalan dünya değmez
ne demişler
"  büyürken küçülmeyi bileceksin "