15 Ağustos 2012 Çarşamba

DAVRANIŞLAR SONUÇ DOĞURUR

SAMİMİYET ; LAUBALİLİĞE
 
LAUBALİLİK : CİDDİYETSİZLİĞE
 
CİDDİYETSİZLİK : KALİTESİZLİĞE
 
KALİTESİZLİK : BAŞARISIZLIĞA
 
BAŞARISIZLIK : İŞSİZLİĞE
 
SEBEP OLUR!!

Hayvan Sevgisi


hayvanları çok seviyorum
bu birrrrrrrr
hayvanları çok korurum bu ikiiiiiiiiiiii
her türlü hayvanım oldu  bu üçççççççççççç
mantıklı hayvan severlerin yanındayım
mantıksız hayvan severler beni çileden çıkarırlar
bunlar , sabah kalkarlar ellerinde bir torba ile yollara düşerler . torbada ya çiğ et vardır yada bisküviler yada vs vs  yemek artıkları .
sokak hayvanları bunları bilir tanır ,  bremen mızıkacıları korosu  halinde ,  arkalarından  koruma ordusu gibi koşarlar , hayvanseverde bu duruma mest olur her birine laf ata ata  yemekleri yollara saça saça  yürürler.  
SONRA NELER OLUR
yollara düşen yemek artıklarına sinekler hucum eder.
kediler köpekler  gün geçtikçe çoğalırlar
kısırlaştırılmamış   erkek kedilerden çıkan  iğrenç  koku bahçe katında oturanların cehennem azabı haline gelir .
bu hayvanseverlere  laf edemezssin  seni parçalarlar , seni hayvan düşmanı olarak görürler , dahada ileriye giderler hain, merhametsiz , sevgisiz vs vs vs
birde korkuturlar "  hayvan ahı alanın sonu iyi olmaz "
BENİM GİBİ  MANTIKLI HAYVANSEVER NE YAPAR
hayvanları evvela kısırlaştırır.
kimlik kartını  çıkartır , aşılarını muntazam yaptırır.
onlara bir yer belirler , temiz kaplarda  yemeklerini verir , bekler  toplar o bölgeyi temizleyip gider.
"  SEVGİ EMEKTİR "  sözünü bilmeyen  olabilirmi ?
seviyorum demenin bir bedeli vardır. insan olsun hayvan olsun ne farkeder .
SEVİYORSAN  UĞRUNDA   EMEĞİNİ VER .
ben mantıksız hayvan severlerin  aslında hayvanları  çok sevdiklerinede inanmıyorum .
kişisel düşüncem onlarda psikolojik olarak sevgi eksikliği olduğu ve bu yolla kendilerini mutlu ettikleri.
ALLAH HEPSİNE SEVGİLERİN EN BOLUNU VERSİNDE ONLARDA MANTIKLI HAYVAN SEVERLER SINIFINA GELSİNLER, BÖYLE GİDERSE SOKAK HAYVANLARINDA PATLAMA OLACAK , SONRA YİNE HAİN BELEDİYELER İLAN EDİLECEK ! ! !
İYİKİ BELEDİYEDE  GÖREVLİ DEĞİLİM :))
 

Kadir Gecesi

BU GECE  İŞÇİLERİM   İLE  HEP BERABER  DIŞARDA BİR RESTAURANTTA   KADİR GECESİNİ KUTLADIK .
HEPSİ BAHAR DALI GİBİYDİ
NEDE GÜZEL GİYİNMİŞLERDİ
YÜZLERİNDEN NUR
GÖZLERİNDEN IŞIKLAR SAÇILIYORDU
BU NE BÜYÜK BİR MUTLULUKTU HİÇ BİTMESİNİ İSTEMEDİĞİM
YİNE KONUŞTUM KENDİ KENDİMLE , HİÇ KİMSENİN DUYMADIĞI  O KOCAMAN İÇ  SESİMLE
"  HEPİNİZİ  O KADAR ÇOK SEVİYORUMKİ , YÜREĞİMDE ÖYLE BÜYÜK BİR YER VARKİ HEPİNİZİ AYNI ANDA KUCAKLIYOR , SİZ BENİ TERK ETTİĞİNİZ ZAMAN NE ÇOK ÜZÜLÜYORUM BİR BİLSENİZ , HABERİNİZ YOKKİ BEN HEPİNİZE EVLAT  GİBİ  DUYGUSAL OLARAKTA BAĞLANIYORUM , NERDEN BİLECEKSİNİZ , NERDEN ANLAYACAKSINIZ, BEN SİZİN  SADECE  CADI PATRONUNUZ  DEĞİLMİYİM :(
İŞİNİZİ  DOĞRU YAPSANIZDA
ÇALIŞIRKEN  DALGA GEÇMESENİZDE
MÜŞTERİDEN BANA ŞİKAYET ALDIRMASANIZDA
BENİDE SİNİRDEN BENLİKTEN ÇIKARMASANIZDA
BU GECEDE OLDUĞU GİBİ GÜL GİBİ GEÇİNSEK
MUTLU HUZURLU OLSAK
BEN BU GECE ALLAHIMA DUA EDECEĞİM .
DİYECEĞİMKİ ;
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME   MÜKEMMELLİYETÇİ RUH VER
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME  İŞLERİNİ  YAPARKEN DÜŞÜNEREK YAPMALARI İÇİN KUVVET VER
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME    PATRONUN KOYDUĞU  KURALLARI   UNUTMAMALARI İÇİN GÜÇ VER
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME   GERÇEK  PATRONUN MÜŞTERİ OLDUĞUNU ANLAMALARINDA  YARDIM ET
RABBİM DUALARIMI KABUL ET  KENDİM İÇİN ÜLKEM İÇİN .
 
 

Mutluluk hormonu

hepimiz cocuklugumuzda babalarimizi guc ve koruyucunun simgesi gorduk 
Sokakta arkadaslarimizla kavga ettigimizde hic birimiz " seni anneme bi soylersem demedik " 
Hep " seni babama bi soylersek " dedik
Yaslarimiz buyudukce o bizi koruyan babamizdan bu sefer biz cekinmeye basladik , hareketlerimizi , konusmalarimizi babamizden cekinerek yaptik . Anneye dogru yonelme cagina girdik , Annenin limanina sigindik  .
Derken 20 den sonra bayagi adam olduk artik limana da ihtiyac kalmadi birey olduk kisisel haklarimizi korur hale geldik ne istedigimizi bilir hale geldik .
Kizlar erkek arkadaslarinda baba modeli aradilar oglanlar anne modeli.
Derken evlilik yasi geldi .
Kizlar evlendi kocalarindan babalari gibi koruyuculuk beklediler , zannettilerki baslarina gelen her dertte kocalar kilic kalkan ile onlari kurtaracak , olurmu hic biri baban sana can veren digeri kocan senden soyadini bile alan . 
Ne oldu kadinlar evlendi kocanin baba olmadigini anladi mutsuz oldu .
Gelelim oglanlara onlarda evlendi onlarda anne aradi , karsiliksiz sevgi , menfaat yok hosgoru bol , olurmu hic el kizi sana can veren gibi olurmu hic .
Hadi bakalim oglanlarda mutsuz kizlarda mutsuz oldu .
O halde kim mutlu oldu ?  
Beklentisizler mutlu oldu 
Verilenle yetinenler mutlu oldu 
Sizde verilen ile yetinmiyor 
Beklentileriniz son hiz devam ediyorsa 
Mutluluk denilen hormon seratonin sizde asla salgilanmayacak .

12 Ağustos 2012 Pazar

Site hayati


sitede  yaşayanlar  ve  bu yazıyı   okuyanlar  eminim benimle çok ortak yan bulacaklardır.
bizim sitede 5  blok var .
her blokta 6  daire var
bloklarda 3  kat var
demekki 30 hane var . ortalama  hane x 3  birey olsa 90 kişi soluyor bu sitede.
ben site yaşamını sizlerle paylaşmak istedim biraz gülün biraz düşünün biraz eğlenin :))
güne  sabah 06.55 civarlarında  en üst kattaki komşumuzun  kocaman ayak seslerini  duymak  ile  başlarız  , zira  beyefendi  işe en geç saat 07.00.-de giderler.


08.00.- de bahçe hortumlar açılır  çimenler otomatik sulamaya geçer . bizim kahvaltı masası  sırıksıklam ( giriş katta oturuyorum )   bahçıvanı çağırırım .
" kapa şu muslukları "
" kapatamam çünki güneş ısıtmaya başlayınca çimen sulanmaz "
" neden geceden açmıyorsunuz "
" haaa ! !   orasını bana değil müdüre söyleyin "
olur müdüre söylerim !
müdüre söyledim  , müdürden cevap
"  sizden başka bu konuda şikayet eden olmadı "
" hay allah yine bir ilki dahamı başardım ! ! "


akşamları iş çıkışım geç oluyor  genelde saat 20.30 itibari ile  eve  geliyorum . şöyle  yeşillikler içerisindeki  bahçemin terasında  hafif bir müzik eşliğinde  yemeğimi yemeyi arzuluyorum .
ne mümkün ?
çocuklar bisiklet  yarışı yapıyor , kovalamaca oynuyor , saklambaç oynuyor , körebe oynuyor . iş oynamakla bitse bunada razıyım çığlık atıyorlar , işte ben bu işi çok düşündüm bir türlü bulamadım Türk çocuklar oyun oynarken neden  çığlık atarlar ?  çığlıktan enerjimi alıyorlar  ne oluyor ?  yurtdışındaki parklarda çocuk varmı yokmu belli değil ses yok , bizde çığlık , uğultu , ağlama ,  hepsi birarada .
bunları ikaz ederseniz  anne ve babaları küser "  ayol çocuk işte,  laftan  anlamıyorki "  çocuklarmı laftan anlamıyor ? büyüklermi laf anlatmayı bilemiyor ?  hangisi ?

gece yarısı saat  03.00 üst kattaki komşumuz malum gece gezmesinden geldi , belliki moda incecik topuklu terlik  giymiş
saat 03.00 de siz hiç   "  şak  şuk tak tuk  "  sesleri ile uyandınızmı ?

bitişik yan komşum  çok tatli  80 kusur yaşında kulaklar off vaziyette.  balkonda oturduğum sürece  piyes dinliyorum ( televizyon sürekli açık ve ses en yüksek ayarda ) bir kere  haber gönderip rica ettim o gün bugün balkona çıkmıyor beni protestomu ediyor ne ?   piyesler devam ediyor onlarda bir kesinti yok . mesela bugün sabahtan beri ardı arkası kesilmeyen dizi dinledim  , bu şartlarda  balkonda oturup herhangi bir konuya konsantre olmam mümkün değil.

evde balık yemeye üşeniyorum . sosyal tesiste yemek yorgunluğuma iyi geliyor  kolay iş oluyor.  sosyal tesiste oturmak ne mümkün ?  sigara içiliyor  hatta bazen puro içinde var . düşünsenize bende bir yeşilaycı.  sosyal tesiste kocaman levha var "  burada sigara içmenin cezası 10.000 .-  Tl dir "   kim takıyor  cezayı ?
sorun  benim sosyal tesise gitmememle   bitiyor.

insanların  her kesimden arkadaşı olmalı . kibir kötü birşey . bende ilk başlarda birkaç ev hanımı ile arkadaş olmak istedim. konuşacak konu bulamadım olsun dedim konu olmasın maksat muhabbet olsun  vakit geçsin diye arkadaşlıklarımı devam ettirdim. ( pazardan pazara  havuz kenarında sohbet  ediliyor ) baktımki  sürekli dedikodu var , burası harem dairesi gibi  ortamda olmayanın  acımasızca dedikodusu yapılıyor.
ona buna şuna yapan elbette banada yapacak . matematik şaşmazki ! !
elimi ayağımı çektim bu dedikodulardan çok rahatsız oldum.


aslında bunlara demek istiyorumki ;
kitap okusanız
internette dolaşıp  vizyonunuzu açsanız
sinemalara  tiyatrolara gitseniz
faydalı birşeyler üretseniz  hem kendiniz için hem toplum için
hayat  ;  hergün yemek tarifi ile ,  kim nerede ne yapmış dedikodusu ile  nasıl geçiyor ?


tabiiki  bunları söylersem antipatik olurum.  ne demişler "  doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur "

BENDE  NEREDEYSE  KÖYDE  KALMADI GİDECEK BARİ ARTIK BİRAZ SUSAYIMDA ELDEKİ KÖYLERDENDE OLMAYAYIM :))

bizim site böyle işte ,sizin sitede bize benziyormu ?



NASIL SEMPATİK OLUNUR ?



- KAŞI  SAKIN ÇATMA

- TEBESSÜMÜ EKSİK ETME

- SES TONUN KADİFE KADAR YUMUŞAK ,SES HIZIN KAPLUMBAĞA  KADAR YAVAŞ  OLSUN

- SANA SORULAN SORULARA, KARŞI TARAFIN BEKLEDİĞİ CEVABI VER.  SAKIN  KENDİNE AİT   FİKİR MİKİR BEYAN ETME.

- İLTİFAT ET , İSTER KIYAFETİNE,  İSTER SAÇINA , İSTER ÇANTASINA

- DOĞRUCU DAVUT OLACAĞINA  YAĞCI DAVUT OL .

- ONUN GÜLDÜĞÜNE SENDE GÜL , ONU ÜZENE SENDE ÜZÜL. DUYGULARININ   İKİZ   ORTAĞI OL .

-  SEN DAİMA DİNLEMEYİ TERCİH  ET   . CAN KULAĞI İLE ONU DİNLEDİĞİNİ BELLİ ET . 

-  SANA  "  BEN HAKSIZMIYIM "  DİYE BİR SORU SORDUĞUNDA CEVABIN  TEK OLACAK  "  SEN DAİMA HAKLISIN "

-  SENİN PROGRAMLARIN  DEĞİL SANA TEKLİF EDİLEN PROGRAMLARI TERCİH ET. UYUMLU İNSAN OLMANIN  BİRİNCİ KURALI  HERŞEYE  EVET DEMEKTİR.

YA BUNLARI YAP SEMPATİK OL 
YA YAPMA  ANTİPATİK OL.

İNSANLAR HAKKINDA YARGIYA VARMAK


birçoğumuz birileri hakkında konuşurken ;

çok dürüsttür
çok üç kağıtçıdır

çok iyi kalplidir
çok fesattır

çok merttir
çok içten pazarlıklıdır

çok vefalıdır
çok nankördür

çok paylaşımcıdır
çok menfaatçidir

vs vs  vs .....

diye   benzetmelerde bulunuruz. 
hatta  bazen karşıt görüş ile tartışırız " çok yanılıyorsun "  deriz.

ben diyorumki ;

"  KULU  BİR  KENDİ BİLİR ,  BİRDE  YARADANI  BİLİR ."

fransız  düşünür montaigne  demişki "  kişiye göre değişir bir şeyin kıymeti , yarar görürse iyidir , zarar görürse kötüdür "

demekki  aynı insanı farklı değerlendiren birçok düşünce olabiliyor.

 biri size  biri hakkında kötü derse inanmayın  yada iyi derse onada   inanmayın

önemli olan size nasıl olduğudur.



HER SANATÇI  SANATÇI RUHU TAŞIRMI ?



siz hic arabanizin sileceklerinin altindan cicek ciktigini yada terasınızda  taşın tam kenarindan cicek ciktigini gordunuzmu  ? Ben cok gordum hatta sasirdim suyu nerden buldu toprak nerde,  neyle beslendi diye .
 hayatimizda hayret ettigimiz bir  cok tabiat olayi oluyor , ben bir  tabiat olaylarina sasiriyorum  hep cozmeye calisiyorum , birde kendi olaylarima :) 
 ben bidiginiz yada bilmediginiz gibi  bir is adamiyim kadinida olabilirim ( cinsiyetimi yasimi simdilik sakliyorum eger baska yazida acik vermediysem :) 
birgun tesadufen ünlü  bir yönetmen ile tanistim Allah beklenen gun geldi dedim ukteler ukte olmaktan cikiyor hayalller gercekle bulusuyor dedim :) 
oyuncu olmak istedigimi soyledim ama sadece bir  komedi  tv  dizisinde illede illede   x x x x x   bu projede olmak istiyorum dedim .
marka  merakım beni buradada yakaladı , bu dizi bence en marka dizi . dizide marka senaristi dizidende  marka .
yonetmen icimde kalmisligi bir cirpida anlayiverdi , gozlerimdeki isigi goruverdi hadi yarin sete gidiyoruz hepsi arkadasim demezmi ? 
o gece uyku haram oldu bana sanki basrol elemelerine katilacak kucuk bir kiz oluverdim .
 sabah zorda olsa sonunda oldu iste .
 aksam uzeri sete gittik , komedinin dahi senaristi ile tanistik , klasik soru geldi 
" neden oynamak istiyorsunuz " 
uktelere borc odemek istiyorum yaşim daha fazla gecmemeli dedim 
peki yarin gelin  kisa bir sahne var sizi  alalim hemen dedi .
Ayyyyyy bayiliyordum sevincten  

yarın oldu
sete gidildi
oooo   beni hemde oyuncuların olduğu odaya aldılar , herkes burada , benim bayıldığım tüm oyuncular burada .
hepsine  sırıta sırıta baktığım yetmiyormuş gibi birde onlarla konuşmaya çalışıyorum , heyecan var , hayranlık var , şaşkınlık var  , ne ararsan var , kısaca ben bende değilim.
iş adamlığı kadınlığı bitti  ben nerdeyim ben kimim :))

başrol oyuncularından 3 kişi  bana çok sıcaktı sanki onların sanatçı arkadaşlarıydım
ama  birkaç diğer oyuncu  bırak sıcak olmayı  bana    buzzzzzz   gibi davrandılar , eziklediler , nerdeyse  senin ne işin var diyeceklerdi , onların bu tutumu hiç motivasyonumu bozmadı  zira diğer 3 kişinin  bana olan  yakınlığı   yetmişti.

sonra düşündümde sanatçılar arasındada  sanatçı ruhu olanda var olmayanda .
bize hep demedilermi sanatçılar hassastır , duyarlıdır.
bunlar nasıl sanatçı böyle merhaba demekten bile yoksunlar
hadi merhabayı esirgedin o ne tavır  eze eze bakmak :(
bu kibir niye ?
yalan dünya değmez
ne demişler
"  büyürken küçülmeyi bileceksin " 





Turkiye deki isci mahkemelerinden patron gozuyle bir kesit...


Bugün hayatımda ilk defa işçi mahkemesine gittim.
çünki ;
bugüne kadar  hiç işçi mahkemesi kazanmışlığımız yok. 
bizdede işçi  mahkemesi   maşallah bolcana . sebepler  hep aynı : aniden işten çıkarlar , gerekçe olarak  iş yerinde kendilerine çok  haksızca  verilen ihtar ,ikazlar ve  yapılan baskılardır . hem aniden işi bırakırlar , hem 3-5 yandaş toplayıp atıldık diye mahkeme açarlar.  
Allahaşkına  altın yumurtlayan tavuğu kesen  biri  kitaplardan başka bir yerlerde varmı ?
neyse bu mahkemeleri kaybet kaybet ne olacak ?
avukatım diyorki " işçi mahkemesini kazanan patron yok belki mucize eseri var "  ben diyorumki " beceriksiz avukat  anlatmayı beceremiyor " 
başka bir patron arkadaşım diyorki "  bu işleri bırak işçi mahkemelerinde kim kazandıki   sen kazanacaksın , onlarla anlaş bitsin " ben diyorumki " demekki siz hatalısınız paçanız mahkemede dövüşmeyi yemiyor , istediklerini veriyorsunuz , yok ben enayi olmam , hak yerini bulsun "
böyle diye diye, düşüne düşüne 30 sene  su gibi geldi geçti.  biz hiç bir işçi  davasını  kazanmadık . dimyata bulgura giderken evdeki pirinçten olduk
madem böyle  , şu işçi mahkemesini seyretmenin zamanı geldi.
duruşma saati : 14.00
saat 13.45.- de duruşma salonu önünde hazırol vaziyetini aldık.  avukatım ben tanıklarımız.
saat 14.30 da mübaşrin tok sesi ile  40  derece  sıcaktan gevşemiş olan  bedenimiz birden irkildi  kendimizi  salonda bulduk .
hakimden  ilk ikazımı aldım "  tanıklar giremez çık dışarı "
avukatım devreye girdi "  tanık değil asil " ( yeni birşey daha öğrendim )
yerlerimize  oturduk.
ilk etapta  davacının tanıkları dinlenmeye başladı .
ilk tanık geldi.
yemin ettirildi  ayağa kalktık.
mübarek gün nasıl yalan söyleyecek diye sabırsızlıkla bekliyorum ,  davacının  tanığı  olduğuna göre hakkımızda  iyi laf etmeyeceği belli.
bu işçi bizden ayrılırken ailevi problem ve mecburiyetlerden ayrıldı , hatta bana sarılıp iş yerinden çok zor ayrıldığını ama mecbur olduğunu söyledi birde o ceylan gözlerinden masum masum baktı.
AMAN ALLAHIM  BURADA   YALANLARININ   İFTİRALARININ   ARDI ARKASI KESİLMİYOR , BU İŞÇİYE     NE MÜBAREK GÜN  İŞLİYOR NEDE ALLAH KORKUSU . BEN DONDUM KALDIM
bu şok ile acı acı tebessüm ettim birkaç kez .
hakimden  sıkı bir fırça  yedim
"  ne gülüyorsun , komik birşeymi var , atarım ha kendine gel " 
aaaaa  hoppala ne gülmesi yahu buna gülme denmez  acı  tebessüm denir .
kendi kendime  konuşmaya başladım  içimden iç sesimi duyamadı
"  hakime cevap verilmez  sus otur.  işçilerin önünde karizma yerle bir,  al sana  işte , insanın başına ne gelirse meraktan gelir , ne işin vardı senin işçi mahkemesinde , merak edeceğin daha iyi bir ortam yokmuydu  buraya   geldin "
neyse  davacı tanıkları tek tek dinlendi hepsi şiir gibi aynı senaryo üzerinde çalışıp gelmişler.
DAYANAMIYORUM YİNE KIPIR KIPIRIM BUNLARIN HEPSİ YALANCI DİYE HAYKIRMAK İSTİYORUM.
avukatıma  bunlar yalancı  demek isterken  hakimden   yine bir fırça daha yedim "  bak bu son ihtarım bir daha kesin atıcam dışarı"
davacılara bakıyorum asil ve avukatına  onlar devamlı vır vır konuşuyorlar ama onlara hiç azar mazar yok.
onların tanıkları dinlenirken yumuşak uslupler tercih ediliyor.
sıra bizim tanıklara geldi.
ilk tanık 9 aylık hamile ama hakim bunu göremedi , kürsünün arkasında kaldı . hayatında ilk defa mahkeme görüyor , tir tir titriyor , ben ondan daha beter titriyorum  korkuyorum doğuracak , bu kadın niyemi geldi  davacı ile aynı bölümde çalıştı ve sonra bizden ayrıldığı için  en makbul şahit  olurmuş  avukat istedi .
hakim soru soruyor sesi titriyor toparlanıp cevap veremiyor , kelimeler boğazında düğüm düğüm oluyor ,  hakimdende   bu durumda  azar üzerine azar  işitiyor.
sonunda dayanamadım "  hamile hamile doğuracak "  dedim.
yine azar işittim
"  sus konuşma sanamı kaldı hamileyse hamile doğurursa doğurturuz "
anlaşıldı  artık şu saatten itibaren  yangın çıksa konuşmamam lazım.
bizim 3. tanık dinlendi. 
hakim sordu başka tanık varmı
bizde evet dedik.
aynı şeyi anlatıyorlar bu kadar yeter dedi.
bize yeter dedi
davacının tanıklarıda aynı hikayeyi anlattı onlar için hiç çok sıkıldım hep aynı şeyler demedi.
birinci fark burada .
ikincisi ;
ifade sırasında davacının tanıkları  bir dolu çelişkili ifade verdi onlara soru sora sora o çelişkili ifadeleri neredeyse çelişkisiz hale getirtip katibine  o şekliyle rapor yazdırdı.
bizim tanık ifadelerindede  bizimkileri azarlaya azarlaya  sorduğu sorularla  onları ne kadar  yanlışa sürüklerse o kadar iyi olacak  felsefesi ile katibine rapor yazdırdı.
BENDE  ARTIK İNANDIMKİ  İŞÇİ MAHKEMELERİNDE  PATRON KAYBETMEYE BAŞTAN MAHKUM EDİLİYOR.
O HALDE BENDE BUNDAN SONRA  HAK MAK DERDİNE DÜŞMEDEN  İŞÇİLER  İLE   ANLAŞAYIM GİTSİN , İŞİN  KURALI  BU DEMEKKİ !
MAHKEMEDE  DAVACI  TANIĞI OLAN    X    DİYORMUŞKİ  "  BUGÜNE KADAR  5  PATRON ŞİKAYET ETTİM HEPSİNDE KAZANDIM " 
İŞTAH KABARTMAYA BİRE BİR SÖZCÜKLER ....
BU İŞİN SONU NEREYE VARACAK ?
1)  ÜRETİMDE KALİTESİZLİK HER GEÇEN GÜN ARTACAK
2) BU ZİHNİYETTE KATMADEĞERİ YÜKSEK MAL ÜRETİMİ YAPILAMAYACAK
3) PAHALI TURİSTİN  TÜRKİYEYE GELMEDİĞİ GİBİ  PAHALI MÜŞTERİLERDE GELMEYECEK.  HALBUKİ  TEKNOLOJİ OLARAK  İTALDAN PEK FARKIMIZ YOK LAKİN  MAKİNALARDA  İNSAN  İLE ÇALIŞIYOR ! ! !
BİRİLERİ   İŞÇİ MAHKEMELERİNİ  GÖZETMELİ  YOKSA YOL TIKANACAK.