SAMİMİYET ; LAUBALİLİĞELAUBALİLİK : CİDDİYETSİZLİĞECİDDİYETSİZLİK : KALİTESİZLİĞEKALİTESİZLİK : BAŞARISIZLIĞABAŞARISIZLIK : İŞSİZLİĞESEBEP OLUR!!
15 Ağustos 2012 Çarşamba
DAVRANIŞLAR SONUÇ DOĞURUR
Hayvan Sevgisi
hayvanları çok seviyorumbu birrrrrrrrhayvanları çok korurum bu ikiiiiiiiiiiiiher türlü hayvanım oldu bu üççççççççççççmantıklı hayvan severlerin yanındayımmantıksız hayvan severler beni çileden çıkarırlarbunlar , sabah kalkarlar ellerinde bir torba ile yollara düşerler . torbada ya çiğ et vardır yada bisküviler yada vs vs yemek artıkları .sokak hayvanları bunları bilir tanır , bremen mızıkacıları korosu halinde , arkalarından koruma ordusu gibi koşarlar , hayvanseverde bu duruma mest olur her birine laf ata ata yemekleri yollara saça saça yürürler.SONRA NELER OLURyollara düşen yemek artıklarına sinekler hucum eder.kediler köpekler gün geçtikçe çoğalırlarkısırlaştırılmamış erkek kedilerden çıkan iğrenç koku bahçe katında oturanların cehennem azabı haline gelir .bu hayvanseverlere laf edemezssin seni parçalarlar , seni hayvan düşmanı olarak görürler , dahada ileriye giderler hain, merhametsiz , sevgisiz vs vs vsbirde korkuturlar " hayvan ahı alanın sonu iyi olmaz "BENİM GİBİ MANTIKLI HAYVANSEVER NE YAPARhayvanları evvela kısırlaştırır.kimlik kartını çıkartır , aşılarını muntazam yaptırır.onlara bir yer belirler , temiz kaplarda yemeklerini verir , bekler toplar o bölgeyi temizleyip gider." SEVGİ EMEKTİR " sözünü bilmeyen olabilirmi ?seviyorum demenin bir bedeli vardır. insan olsun hayvan olsun ne farkeder .SEVİYORSAN UĞRUNDA EMEĞİNİ VER .ben mantıksız hayvan severlerin aslında hayvanları çok sevdiklerinede inanmıyorum .kişisel düşüncem onlarda psikolojik olarak sevgi eksikliği olduğu ve bu yolla kendilerini mutlu ettikleri.ALLAH HEPSİNE SEVGİLERİN EN BOLUNU VERSİNDE ONLARDA MANTIKLI HAYVAN SEVERLER SINIFINA GELSİNLER, BÖYLE GİDERSE SOKAK HAYVANLARINDA PATLAMA OLACAK , SONRA YİNE HAİN BELEDİYELER İLAN EDİLECEK ! ! !İYİKİ BELEDİYEDE GÖREVLİ DEĞİLİM :))
Kadir Gecesi
BU GECE İŞÇİLERİM İLE HEP BERABER DIŞARDA BİR RESTAURANTTA KADİR GECESİNİ KUTLADIK .HEPSİ BAHAR DALI GİBİYDİNEDE GÜZEL GİYİNMİŞLERDİYÜZLERİNDEN NURGÖZLERİNDEN IŞIKLAR SAÇILIYORDUBU NE BÜYÜK BİR MUTLULUKTU HİÇ BİTMESİNİ İSTEMEDİĞİMYİNE KONUŞTUM KENDİ KENDİMLE , HİÇ KİMSENİN DUYMADIĞI O KOCAMAN İÇ SESİMLE" HEPİNİZİ O KADAR ÇOK SEVİYORUMKİ , YÜREĞİMDE ÖYLE BÜYÜK BİR YER VARKİ HEPİNİZİ AYNI ANDA KUCAKLIYOR , SİZ BENİ TERK ETTİĞİNİZ ZAMAN NE ÇOK ÜZÜLÜYORUM BİR BİLSENİZ , HABERİNİZ YOKKİ BEN HEPİNİZE EVLAT GİBİ DUYGUSAL OLARAKTA BAĞLANIYORUM , NERDEN BİLECEKSİNİZ , NERDEN ANLAYACAKSINIZ, BEN SİZİN SADECE CADI PATRONUNUZ DEĞİLMİYİM :(İŞİNİZİ DOĞRU YAPSANIZDAÇALIŞIRKEN DALGA GEÇMESENİZDEMÜŞTERİDEN BANA ŞİKAYET ALDIRMASANIZDABENİDE SİNİRDEN BENLİKTEN ÇIKARMASANIZDABU GECEDE OLDUĞU GİBİ GÜL GİBİ GEÇİNSEKMUTLU HUZURLU OLSAKBEN BU GECE ALLAHIMA DUA EDECEĞİM .DİYECEĞİMKİ ;
RABBİM BENİM İŞÇİLERİME MÜKEMMELLİYETÇİ RUH VERRABBİM BENİM İŞÇİLERİME İŞLERİNİ YAPARKEN DÜŞÜNEREK YAPMALARI İÇİN KUVVET VERRABBİM BENİM İŞÇİLERİME PATRONUN KOYDUĞU KURALLARI UNUTMAMALARI İÇİN GÜÇ VERRABBİM BENİM İŞÇİLERİME GERÇEK PATRONUN MÜŞTERİ OLDUĞUNU ANLAMALARINDA YARDIM ETRABBİM DUALARIMI KABUL ET KENDİM İÇİN ÜLKEM İÇİN .
Mutluluk hormonu
hepimiz cocuklugumuzda babalarimizi guc ve koruyucunun simgesi gordukSokakta arkadaslarimizla kavga ettigimizde hic birimiz " seni anneme bi soylersem demedik "Hep " seni babama bi soylersek " dedikYaslarimiz buyudukce o bizi koruyan babamizdan bu sefer biz cekinmeye basladik , hareketlerimizi , konusmalarimizi babamizden cekinerek yaptik . Anneye dogru yonelme cagina girdik , Annenin limanina sigindik .Derken 20 den sonra bayagi adam olduk artik limana da ihtiyac kalmadi birey olduk kisisel haklarimizi korur hale geldik ne istedigimizi bilir hale geldik .Kizlar erkek arkadaslarinda baba modeli aradilar oglanlar anne modeli.Derken evlilik yasi geldi .Kizlar evlendi kocalarindan babalari gibi koruyuculuk beklediler , zannettilerki baslarina gelen her dertte kocalar kilic kalkan ile onlari kurtaracak , olurmu hic biri baban sana can veren digeri kocan senden soyadini bile alan .Ne oldu kadinlar evlendi kocanin baba olmadigini anladi mutsuz oldu .Gelelim oglanlara onlarda evlendi onlarda anne aradi , karsiliksiz sevgi , menfaat yok hosgoru bol , olurmu hic el kizi sana can veren gibi olurmu hic .Hadi bakalim oglanlarda mutsuz kizlarda mutsuz oldu .O halde kim mutlu oldu ?Beklentisizler mutlu olduVerilenle yetinenler mutlu olduSizde verilen ile yetinmiyorBeklentileriniz son hiz devam ediyorsaMutluluk denilen hormon seratonin sizde asla salgilanmayacak .
12 Ağustos 2012 Pazar
Site hayati
sitede yaşayanlar ve bu yazıyı okuyanlar eminim benimle çok ortak yan bulacaklardır.
bizim sitede 5 blok var .
her blokta 6 daire var
bloklarda 3 kat var
demekki 30 hane var . ortalama hane x 3 birey olsa 90 kişi soluyor bu sitede.
ben site yaşamını sizlerle paylaşmak istedim biraz gülün biraz düşünün biraz eğlenin :))
güne sabah 06.55 civarlarında en üst kattaki komşumuzun kocaman ayak seslerini duymak ile başlarız , zira beyefendi işe en geç saat 07.00.-de giderler.
08.00.- de bahçe hortumlar açılır çimenler otomatik sulamaya geçer . bizim kahvaltı masası sırıksıklam ( giriş katta oturuyorum ) bahçıvanı çağırırım .
" kapa şu muslukları "
" kapatamam çünki güneş ısıtmaya başlayınca çimen sulanmaz "
" neden geceden açmıyorsunuz "
" haaa ! ! orasını bana değil müdüre söyleyin "
olur müdüre söylerim !
müdüre söyledim , müdürden cevap
" sizden başka bu konuda şikayet eden olmadı "
" hay allah yine bir ilki dahamı başardım ! ! "
akşamları iş çıkışım geç oluyor genelde saat 20.30 itibari ile eve geliyorum . şöyle yeşillikler içerisindeki bahçemin terasında hafif bir müzik eşliğinde yemeğimi yemeyi arzuluyorum .
ne mümkün ?
çocuklar bisiklet yarışı yapıyor , kovalamaca oynuyor , saklambaç oynuyor , körebe oynuyor . iş oynamakla bitse bunada razıyım çığlık atıyorlar , işte ben bu işi çok düşündüm bir türlü bulamadım Türk çocuklar oyun oynarken neden çığlık atarlar ? çığlıktan enerjimi alıyorlar ne oluyor ? yurtdışındaki parklarda çocuk varmı yokmu belli değil ses yok , bizde çığlık , uğultu , ağlama , hepsi birarada .
bunları ikaz ederseniz anne ve babaları küser " ayol çocuk işte, laftan anlamıyorki " çocuklarmı laftan anlamıyor ? büyüklermi laf anlatmayı bilemiyor ? hangisi ?
gece yarısı saat 03.00 üst kattaki komşumuz malum gece gezmesinden geldi , belliki moda incecik topuklu terlik giymiş
saat 03.00 de siz hiç " şak şuk tak tuk " sesleri ile uyandınızmı ?
bitişik yan komşum çok tatli 80 kusur yaşında kulaklar off vaziyette. balkonda oturduğum sürece piyes dinliyorum ( televizyon sürekli açık ve ses en yüksek ayarda ) bir kere haber gönderip rica ettim o gün bugün balkona çıkmıyor beni protestomu ediyor ne ? piyesler devam ediyor onlarda bir kesinti yok . mesela bugün sabahtan beri ardı arkası kesilmeyen dizi dinledim , bu şartlarda balkonda oturup herhangi bir konuya konsantre olmam mümkün değil.
evde balık yemeye üşeniyorum . sosyal tesiste yemek yorgunluğuma iyi geliyor kolay iş oluyor. sosyal tesiste oturmak ne mümkün ? sigara içiliyor hatta bazen puro içinde var . düşünsenize bende bir yeşilaycı. sosyal tesiste kocaman levha var " burada sigara içmenin cezası 10.000 .- Tl dir " kim takıyor cezayı ?
sorun benim sosyal tesise gitmememle bitiyor.
insanların her kesimden arkadaşı olmalı . kibir kötü birşey . bende ilk başlarda birkaç ev hanımı ile arkadaş olmak istedim. konuşacak konu bulamadım olsun dedim konu olmasın maksat muhabbet olsun vakit geçsin diye arkadaşlıklarımı devam ettirdim. ( pazardan pazara havuz kenarında sohbet ediliyor ) baktımki sürekli dedikodu var , burası harem dairesi gibi ortamda olmayanın acımasızca dedikodusu yapılıyor.
ona buna şuna yapan elbette banada yapacak . matematik şaşmazki ! !
elimi ayağımı çektim bu dedikodulardan çok rahatsız oldum.
aslında bunlara demek istiyorumki ;
kitap okusanız
internette dolaşıp vizyonunuzu açsanız
sinemalara tiyatrolara gitseniz
faydalı birşeyler üretseniz hem kendiniz için hem toplum için
hayat ; hergün yemek tarifi ile , kim nerede ne yapmış dedikodusu ile nasıl geçiyor ?
tabiiki bunları söylersem antipatik olurum. ne demişler " doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur "
BENDE NEREDEYSE KÖYDE KALMADI GİDECEK BARİ ARTIK BİRAZ SUSAYIMDA ELDEKİ KÖYLERDENDE OLMAYAYIM :))
bizim site böyle işte ,sizin sitede bize benziyormu ?
NASIL SEMPATİK OLUNUR ?
- KAŞI SAKIN ÇATMA
- TEBESSÜMÜ EKSİK ETME
- SES TONUN KADİFE KADAR YUMUŞAK ,SES HIZIN KAPLUMBAĞA KADAR YAVAŞ OLSUN
- SANA SORULAN SORULARA, KARŞI TARAFIN BEKLEDİĞİ CEVABI VER. SAKIN KENDİNE AİT FİKİR MİKİR BEYAN ETME.
- İLTİFAT ET , İSTER KIYAFETİNE, İSTER SAÇINA , İSTER ÇANTASINA
- DOĞRUCU DAVUT OLACAĞINA YAĞCI DAVUT OL .
- ONUN GÜLDÜĞÜNE SENDE GÜL , ONU ÜZENE SENDE ÜZÜL. DUYGULARININ İKİZ ORTAĞI OL .
- SEN DAİMA DİNLEMEYİ TERCİH ET . CAN KULAĞI İLE ONU DİNLEDİĞİNİ BELLİ ET .
- SANA " BEN HAKSIZMIYIM " DİYE BİR SORU SORDUĞUNDA CEVABIN TEK OLACAK " SEN DAİMA HAKLISIN "
- SENİN PROGRAMLARIN DEĞİL SANA TEKLİF EDİLEN PROGRAMLARI TERCİH ET. UYUMLU İNSAN OLMANIN BİRİNCİ KURALI HERŞEYE EVET DEMEKTİR.
YA BUNLARI YAP SEMPATİK OL
YA YAPMA ANTİPATİK OL.
İNSANLAR HAKKINDA YARGIYA VARMAK
birçoğumuz birileri hakkında konuşurken ;
çok dürüsttür
çok üç kağıtçıdır
çok iyi kalplidir
çok fesattır
çok merttir
çok içten pazarlıklıdır
çok vefalıdır
çok nankördür
çok paylaşımcıdır
çok menfaatçidir
vs vs vs .....
diye benzetmelerde bulunuruz.
hatta bazen karşıt görüş ile tartışırız " çok yanılıyorsun " deriz.
ben diyorumki ;
" KULU BİR KENDİ BİLİR , BİRDE YARADANI BİLİR ."
fransız düşünür montaigne demişki " kişiye göre değişir bir şeyin kıymeti , yarar görürse iyidir , zarar görürse kötüdür "
demekki aynı insanı farklı değerlendiren birçok düşünce olabiliyor.
biri size biri hakkında kötü derse inanmayın yada iyi derse onada inanmayın
önemli olan size nasıl olduğudur.
HER SANATÇI SANATÇI RUHU TAŞIRMI ?
siz hic arabanizin sileceklerinin altindan cicek ciktigini yada terasınızda taşın tam kenarindan cicek ciktigini gordunuzmu ? Ben cok gordum hatta sasirdim suyu nerden buldu toprak nerde, neyle beslendi diye .
hayatimizda hayret ettigimiz bir cok tabiat olayi oluyor , ben bir tabiat olaylarina sasiriyorum hep cozmeye calisiyorum , birde kendi olaylarima :)
ben bidiginiz yada bilmediginiz gibi bir is adamiyim kadinida olabilirim ( cinsiyetimi yasimi simdilik sakliyorum eger baska yazida acik vermediysem :)
birgun tesadufen ünlü bir yönetmen ile tanistim Allah beklenen gun geldi dedim ukteler ukte olmaktan cikiyor hayalller gercekle bulusuyor dedim :)
oyuncu olmak istedigimi soyledim ama sadece bir komedi tv dizisinde illede illede x x x x x bu projede olmak istiyorum dedim .
marka merakım beni buradada yakaladı , bu dizi bence en marka dizi . dizide marka senaristi dizidende marka .
yonetmen icimde kalmisligi bir cirpida anlayiverdi , gozlerimdeki isigi goruverdi hadi yarin sete gidiyoruz hepsi arkadasim demezmi ?
o gece uyku haram oldu bana sanki basrol elemelerine katilacak kucuk bir kiz oluverdim .
sabah zorda olsa sonunda oldu iste .
aksam uzeri sete gittik , komedinin dahi senaristi ile tanistik , klasik soru geldi
" neden oynamak istiyorsunuz "
uktelere borc odemek istiyorum yaşim daha fazla gecmemeli dedim
peki yarin gelin kisa bir sahne var sizi alalim hemen dedi .
Ayyyyyy bayiliyordum sevincten
yarın oldu
sete gidildi
oooo beni hemde oyuncuların olduğu odaya aldılar , herkes burada , benim bayıldığım tüm oyuncular burada .
hepsine sırıta sırıta baktığım yetmiyormuş gibi birde onlarla konuşmaya çalışıyorum , heyecan var , hayranlık var , şaşkınlık var , ne ararsan var , kısaca ben bende değilim.
iş adamlığı kadınlığı bitti ben nerdeyim ben kimim :))
başrol oyuncularından 3 kişi bana çok sıcaktı sanki onların sanatçı arkadaşlarıydım
ama birkaç diğer oyuncu bırak sıcak olmayı bana buzzzzzz gibi davrandılar , eziklediler , nerdeyse senin ne işin var diyeceklerdi , onların bu tutumu hiç motivasyonumu bozmadı zira diğer 3 kişinin bana olan yakınlığı yetmişti.
sonra düşündümde sanatçılar arasındada sanatçı ruhu olanda var olmayanda .
bize hep demedilermi sanatçılar hassastır , duyarlıdır.
bunlar nasıl sanatçı böyle merhaba demekten bile yoksunlar
hadi merhabayı esirgedin o ne tavır eze eze bakmak :(
bu kibir niye ?
yalan dünya değmez
ne demişler
" büyürken küçülmeyi bileceksin "
Turkiye deki isci mahkemelerinden patron gozuyle bir kesit...
Bugün hayatımda ilk defa işçi mahkemesine gittim.
çünki ;
bugüne kadar hiç işçi mahkemesi kazanmışlığımız yok.
bizdede işçi mahkemesi maşallah bolcana . sebepler hep aynı : aniden işten çıkarlar , gerekçe olarak iş yerinde kendilerine çok haksızca verilen ihtar ,ikazlar ve yapılan baskılardır . hem aniden işi bırakırlar , hem 3-5 yandaş toplayıp atıldık diye mahkeme açarlar.
Allahaşkına altın yumurtlayan tavuğu kesen biri kitaplardan başka bir yerlerde varmı ?
neyse bu mahkemeleri kaybet kaybet ne olacak ?
avukatım diyorki " işçi mahkemesini kazanan patron yok belki mucize eseri var " ben diyorumki " beceriksiz avukat anlatmayı beceremiyor "
başka bir patron arkadaşım diyorki " bu işleri bırak işçi mahkemelerinde kim kazandıki sen kazanacaksın , onlarla anlaş bitsin " ben diyorumki " demekki siz hatalısınız paçanız mahkemede dövüşmeyi yemiyor , istediklerini veriyorsunuz , yok ben enayi olmam , hak yerini bulsun "
böyle diye diye, düşüne düşüne 30 sene su gibi geldi geçti. biz hiç bir işçi davasını kazanmadık . dimyata bulgura giderken evdeki pirinçten olduk
madem böyle , şu işçi mahkemesini seyretmenin zamanı geldi.
duruşma saati : 14.00
saat 13.45.- de duruşma salonu önünde hazırol vaziyetini aldık. avukatım ben tanıklarımız.
saat 14.30 da mübaşrin tok sesi ile 40 derece sıcaktan gevşemiş olan bedenimiz birden irkildi kendimizi salonda bulduk .
hakimden ilk ikazımı aldım " tanıklar giremez çık dışarı "
avukatım devreye girdi " tanık değil asil " ( yeni birşey daha öğrendim )
yerlerimize oturduk.
ilk etapta davacının tanıkları dinlenmeye başladı .
ilk tanık geldi.
yemin ettirildi ayağa kalktık.
mübarek gün nasıl yalan söyleyecek diye sabırsızlıkla bekliyorum , davacının tanığı olduğuna göre hakkımızda iyi laf etmeyeceği belli.
bu işçi bizden ayrılırken ailevi problem ve mecburiyetlerden ayrıldı , hatta bana sarılıp iş yerinden çok zor ayrıldığını ama mecbur olduğunu söyledi birde o ceylan gözlerinden masum masum baktı.
AMAN ALLAHIM BURADA YALANLARININ İFTİRALARININ ARDI ARKASI KESİLMİYOR , BU İŞÇİYE NE MÜBAREK GÜN İŞLİYOR NEDE ALLAH KORKUSU . BEN DONDUM KALDIM
bu şok ile acı acı tebessüm ettim birkaç kez .
hakimden sıkı bir fırça yedim
" ne gülüyorsun , komik birşeymi var , atarım ha kendine gel "
aaaaa hoppala ne gülmesi yahu buna gülme denmez acı tebessüm denir .
kendi kendime konuşmaya başladım içimden iç sesimi duyamadı
" hakime cevap verilmez sus otur. işçilerin önünde karizma yerle bir, al sana işte , insanın başına ne gelirse meraktan gelir , ne işin vardı senin işçi mahkemesinde , merak edeceğin daha iyi bir ortam yokmuydu buraya geldin "
neyse davacı tanıkları tek tek dinlendi hepsi şiir gibi aynı senaryo üzerinde çalışıp gelmişler.
DAYANAMIYORUM YİNE KIPIR KIPIRIM BUNLARIN HEPSİ YALANCI DİYE HAYKIRMAK İSTİYORUM.
avukatıma bunlar yalancı demek isterken hakimden yine bir fırça daha yedim " bak bu son ihtarım bir daha kesin atıcam dışarı"
davacılara bakıyorum asil ve avukatına onlar devamlı vır vır konuşuyorlar ama onlara hiç azar mazar yok.
onların tanıkları dinlenirken yumuşak uslupler tercih ediliyor.
sıra bizim tanıklara geldi.
ilk tanık 9 aylık hamile ama hakim bunu göremedi , kürsünün arkasında kaldı . hayatında ilk defa mahkeme görüyor , tir tir titriyor , ben ondan daha beter titriyorum korkuyorum doğuracak , bu kadın niyemi geldi davacı ile aynı bölümde çalıştı ve sonra bizden ayrıldığı için en makbul şahit olurmuş avukat istedi .
hakim soru soruyor sesi titriyor toparlanıp cevap veremiyor , kelimeler boğazında düğüm düğüm oluyor , hakimdende bu durumda azar üzerine azar işitiyor.
sonunda dayanamadım " hamile hamile doğuracak " dedim.
yine azar işittim
" sus konuşma sanamı kaldı hamileyse hamile doğurursa doğurturuz "
anlaşıldı artık şu saatten itibaren yangın çıksa konuşmamam lazım.
bizim 3. tanık dinlendi.
hakim sordu başka tanık varmı
bizde evet dedik.
aynı şeyi anlatıyorlar bu kadar yeter dedi.
bize yeter dedi
davacının tanıklarıda aynı hikayeyi anlattı onlar için hiç çok sıkıldım hep aynı şeyler demedi.
birinci fark burada .
ikincisi ;
ifade sırasında davacının tanıkları bir dolu çelişkili ifade verdi onlara soru sora sora o çelişkili ifadeleri neredeyse çelişkisiz hale getirtip katibine o şekliyle rapor yazdırdı.
bizim tanık ifadelerindede bizimkileri azarlaya azarlaya sorduğu sorularla onları ne kadar yanlışa sürüklerse o kadar iyi olacak felsefesi ile katibine rapor yazdırdı.
BENDE ARTIK İNANDIMKİ İŞÇİ MAHKEMELERİNDE PATRON KAYBETMEYE BAŞTAN MAHKUM EDİLİYOR.
O HALDE BENDE BUNDAN SONRA HAK MAK DERDİNE DÜŞMEDEN İŞÇİLER İLE ANLAŞAYIM GİTSİN , İŞİN KURALI BU DEMEKKİ !
MAHKEMEDE DAVACI TANIĞI OLAN X DİYORMUŞKİ " BUGÜNE KADAR 5 PATRON ŞİKAYET ETTİM HEPSİNDE KAZANDIM "
İŞTAH KABARTMAYA BİRE BİR SÖZCÜKLER ....
BU İŞİN SONU NEREYE VARACAK ?
1) ÜRETİMDE KALİTESİZLİK HER GEÇEN GÜN ARTACAK
2) BU ZİHNİYETTE KATMADEĞERİ YÜKSEK MAL ÜRETİMİ YAPILAMAYACAK
3) PAHALI TURİSTİN TÜRKİYEYE GELMEDİĞİ GİBİ PAHALI MÜŞTERİLERDE GELMEYECEK. HALBUKİ TEKNOLOJİ OLARAK İTALDAN PEK FARKIMIZ YOK LAKİN MAKİNALARDA İNSAN İLE ÇALIŞIYOR ! ! !
BİRİLERİ İŞÇİ MAHKEMELERİNİ GÖZETMELİ YOKSA YOL TIKANACAK.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)