Bugün hayatımda ilk defa işçi mahkemesine gittim.
çünki ;
bugüne kadar hiç işçi mahkemesi kazanmışlığımız yok.
bizdede işçi mahkemesi maşallah bolcana . sebepler hep aynı : aniden işten çıkarlar , gerekçe olarak iş yerinde kendilerine çok haksızca verilen ihtar ,ikazlar ve yapılan baskılardır . hem aniden işi bırakırlar , hem 3-5 yandaş toplayıp atıldık diye mahkeme açarlar.
Allahaşkına altın yumurtlayan tavuğu kesen biri kitaplardan başka bir yerlerde varmı ?
neyse bu mahkemeleri kaybet kaybet ne olacak ?
avukatım diyorki " işçi mahkemesini kazanan patron yok belki mucize eseri var " ben diyorumki " beceriksiz avukat anlatmayı beceremiyor "
başka bir patron arkadaşım diyorki " bu işleri bırak işçi mahkemelerinde kim kazandıki sen kazanacaksın , onlarla anlaş bitsin " ben diyorumki " demekki siz hatalısınız paçanız mahkemede dövüşmeyi yemiyor , istediklerini veriyorsunuz , yok ben enayi olmam , hak yerini bulsun "
böyle diye diye, düşüne düşüne 30 sene su gibi geldi geçti. biz hiç bir işçi davasını kazanmadık . dimyata bulgura giderken evdeki pirinçten olduk
madem böyle , şu işçi mahkemesini seyretmenin zamanı geldi.
duruşma saati : 14.00
saat 13.45.- de duruşma salonu önünde hazırol vaziyetini aldık. avukatım ben tanıklarımız.
saat 14.30 da mübaşrin tok sesi ile 40 derece sıcaktan gevşemiş olan bedenimiz birden irkildi kendimizi salonda bulduk .
hakimden ilk ikazımı aldım " tanıklar giremez çık dışarı "
avukatım devreye girdi " tanık değil asil " ( yeni birşey daha öğrendim )
yerlerimize oturduk.
ilk etapta davacının tanıkları dinlenmeye başladı .
ilk tanık geldi.
yemin ettirildi ayağa kalktık.
mübarek gün nasıl yalan söyleyecek diye sabırsızlıkla bekliyorum , davacının tanığı olduğuna göre hakkımızda iyi laf etmeyeceği belli.
bu işçi bizden ayrılırken ailevi problem ve mecburiyetlerden ayrıldı , hatta bana sarılıp iş yerinden çok zor ayrıldığını ama mecbur olduğunu söyledi birde o ceylan gözlerinden masum masum baktı.
AMAN ALLAHIM BURADA YALANLARININ İFTİRALARININ ARDI ARKASI KESİLMİYOR , BU İŞÇİYE NE MÜBAREK GÜN İŞLİYOR NEDE ALLAH KORKUSU . BEN DONDUM KALDIM
bu şok ile acı acı tebessüm ettim birkaç kez .
hakimden sıkı bir fırça yedim
" ne gülüyorsun , komik birşeymi var , atarım ha kendine gel "
aaaaa hoppala ne gülmesi yahu buna gülme denmez acı tebessüm denir .
kendi kendime konuşmaya başladım içimden iç sesimi duyamadı
" hakime cevap verilmez sus otur. işçilerin önünde karizma yerle bir, al sana işte , insanın başına ne gelirse meraktan gelir , ne işin vardı senin işçi mahkemesinde , merak edeceğin daha iyi bir ortam yokmuydu buraya geldin "
neyse davacı tanıkları tek tek dinlendi hepsi şiir gibi aynı senaryo üzerinde çalışıp gelmişler.
DAYANAMIYORUM YİNE KIPIR KIPIRIM BUNLARIN HEPSİ YALANCI DİYE HAYKIRMAK İSTİYORUM.
avukatıma bunlar yalancı demek isterken hakimden yine bir fırça daha yedim " bak bu son ihtarım bir daha kesin atıcam dışarı"
davacılara bakıyorum asil ve avukatına onlar devamlı vır vır konuşuyorlar ama onlara hiç azar mazar yok.
onların tanıkları dinlenirken yumuşak uslupler tercih ediliyor.
sıra bizim tanıklara geldi.
ilk tanık 9 aylık hamile ama hakim bunu göremedi , kürsünün arkasında kaldı . hayatında ilk defa mahkeme görüyor , tir tir titriyor , ben ondan daha beter titriyorum korkuyorum doğuracak , bu kadın niyemi geldi davacı ile aynı bölümde çalıştı ve sonra bizden ayrıldığı için en makbul şahit olurmuş avukat istedi .
hakim soru soruyor sesi titriyor toparlanıp cevap veremiyor , kelimeler boğazında düğüm düğüm oluyor , hakimdende bu durumda azar üzerine azar işitiyor.
sonunda dayanamadım " hamile hamile doğuracak " dedim.
yine azar işittim
" sus konuşma sanamı kaldı hamileyse hamile doğurursa doğurturuz "
anlaşıldı artık şu saatten itibaren yangın çıksa konuşmamam lazım.
bizim 3. tanık dinlendi.
hakim sordu başka tanık varmı
bizde evet dedik.
aynı şeyi anlatıyorlar bu kadar yeter dedi.
bize yeter dedi
davacının tanıklarıda aynı hikayeyi anlattı onlar için hiç çok sıkıldım hep aynı şeyler demedi.
birinci fark burada .
ikincisi ;
ifade sırasında davacının tanıkları bir dolu çelişkili ifade verdi onlara soru sora sora o çelişkili ifadeleri neredeyse çelişkisiz hale getirtip katibine o şekliyle rapor yazdırdı.
bizim tanık ifadelerindede bizimkileri azarlaya azarlaya sorduğu sorularla onları ne kadar yanlışa sürüklerse o kadar iyi olacak felsefesi ile katibine rapor yazdırdı.
BENDE ARTIK İNANDIMKİ İŞÇİ MAHKEMELERİNDE PATRON KAYBETMEYE BAŞTAN MAHKUM EDİLİYOR.
O HALDE BENDE BUNDAN SONRA HAK MAK DERDİNE DÜŞMEDEN İŞÇİLER İLE ANLAŞAYIM GİTSİN , İŞİN KURALI BU DEMEKKİ !
MAHKEMEDE DAVACI TANIĞI OLAN X DİYORMUŞKİ " BUGÜNE KADAR 5 PATRON ŞİKAYET ETTİM HEPSİNDE KAZANDIM "
İŞTAH KABARTMAYA BİRE BİR SÖZCÜKLER ....
BU İŞİN SONU NEREYE VARACAK ?
1) ÜRETİMDE KALİTESİZLİK HER GEÇEN GÜN ARTACAK
2) BU ZİHNİYETTE KATMADEĞERİ YÜKSEK MAL ÜRETİMİ YAPILAMAYACAK
3) PAHALI TURİSTİN TÜRKİYEYE GELMEDİĞİ GİBİ PAHALI MÜŞTERİLERDE GELMEYECEK. HALBUKİ TEKNOLOJİ OLARAK İTALDAN PEK FARKIMIZ YOK LAKİN MAKİNALARDA İNSAN İLE ÇALIŞIYOR ! ! !
BİRİLERİ İŞÇİ MAHKEMELERİNİ GÖZETMELİ YOKSA YOL TIKANACAK.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder