her ne kadar kendime ait şirketim olsada , mesleğimde çok başarılı olsamda , içimdeki gazetecilik uktesi hiç bitmeyecek ,hele köşe yazarlığı hayallerimi hep süsleyecek .
liseyi bitirdim. yaş 16 .
"anne ben gazeteci olmak istiyorum " dedim.
annem tuttu kolumdan cağaloğlu hürriyet binasına getirdi.
" yetkili birisi ile görüşmek istiyorum , çocuğum gazeteci olmak istiyorda " dedi.
yetkili geldi , adını hatırlamam mümkün değil , sakallı bir adamdı . beni şöyle taa ayaklarımdan tepeme kadar süzdü , " hımmmm demek gazeteci olmak istiyorsun " dedi.
şartlarını sıraladı :
- üniversite imtihanlarında gazetecilik okulunu kazanacaksın.
- kendine bir fotoğraf makinası alacaksın
- çektiğin fotoğrafların altına yazı yazacaksın.
sonra bana tekrar geleceksin.
hiç gidemedim.
- universiteyi kazanamadım
- babam memur maaşı ile o kalabalık ailemize mi bakacak , bana fotoğraf makinasımı alacak ? o da olmadı .
- böylece , benimde gazeteci olma hayallerim başlayamadan bitti.
şimdi 28 senelik yönetici kimliğim ile düşünüyorumda ;
o sakallı adam beni gazeteye alsaydı , getir , götür işlerinde çalıştırsaydı , çırak olsaydım , gözlerimdeki o ışığı görebilseydi kimbilir ne bıçkın bir gazeteci , yorumcu olabilirdim. olmayabilirdimde demiyorum dememde insan kendini bilir , içindeki var olanları bilir.
sakallı adamın bana en büyük faydası , kendi yöneticiliğim süresince benden iş isteyen bu işi yapmaya gönüllü , herkese bu şansı verdim. kimisi başarılı oldu kimisi olmadı .bu sayede edindiğim en büyük tecrübede ; kimseyi dış görüntüsüne göre değerlendirmemek oldu . bazı suratları görüp konuştuğumda içimden " bu bu işi beceremez " dedim. bazı suratları görüp konuştuğumda " ohh tam istediğim adam " dedim. bu tahminlerimde çok yanılmışlıklarımda oldu .
sakallı adam iyiki bana şans tanımadı , ben onun sayesinde binlerce genç insana şans tanıdım.
neyseki artık blogumda var , keyfime diyecek yok. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder