18 Ocak 2011 Salı

UKTE MESLEĞİM

her ne kadar kendime ait şirketim  olsada , mesleğimde çok başarılı olsamda ,  içimdeki  gazetecilik uktesi hiç bitmeyecek ,hele köşe yazarlığı hayallerimi hep süsleyecek .
liseyi bitirdim. yaş 16 .
"anne ben gazeteci olmak istiyorum " dedim.
annem tuttu kolumdan cağaloğlu hürriyet binasına getirdi.
" yetkili birisi ile görüşmek istiyorum , çocuğum gazeteci olmak istiyorda "  dedi.
yetkili geldi , adını hatırlamam mümkün değil ,  sakallı bir adamdı . beni şöyle taa ayaklarımdan tepeme kadar süzdü , " hımmmm  demek  gazeteci olmak istiyorsun "  dedi.
şartlarını sıraladı :
- üniversite imtihanlarında gazetecilik okulunu kazanacaksın.
- kendine bir fotoğraf makinası alacaksın
- çektiğin fotoğrafların altına yazı yazacaksın.
sonra bana tekrar geleceksin.
hiç gidemedim.
- universiteyi kazanamadım
- babam memur maaşı ile o kalabalık ailemize mi bakacak , bana fotoğraf makinasımı alacak ? o da olmadı .
- böylece , benimde gazeteci olma hayallerim başlayamadan bitti.
şimdi 28 senelik yönetici kimliğim ile düşünüyorumda  ;
o sakallı adam beni gazeteye alsaydı , getir , götür işlerinde çalıştırsaydı , çırak olsaydım , gözlerimdeki o ışığı görebilseydi kimbilir  ne bıçkın bir gazeteci , yorumcu olabilirdim. olmayabilirdimde demiyorum dememde  insan kendini bilir , içindeki var olanları bilir.
sakallı adamın bana en büyük faydası , kendi yöneticiliğim süresince benden iş isteyen bu işi yapmaya gönüllü ,  herkese bu şansı verdim. kimisi başarılı oldu kimisi olmadı .bu sayede edindiğim en büyük tecrübede ; kimseyi  dış görüntüsüne göre değerlendirmemek oldu . bazı suratları görüp konuştuğumda  içimden " bu bu işi beceremez " dedim. bazı suratları görüp konuştuğumda  " ohh tam istediğim adam " dedim. bu tahminlerimde çok yanılmışlıklarımda  oldu .
sakallı adam iyiki bana şans tanımadı , ben onun sayesinde binlerce genç insana  şans tanıdım.
neyseki artık blogumda var ,  keyfime diyecek yok. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder